DENEMELER-2

Yaş 27 sence çok mu geç ? Bir ilkbahar akşamı ılık ve rüzgarlı… yalnız ve sessiz bir genç yalnızlık o kadar derinden

işlemiş ki.. Hayatında ki insanlar o kadar değiştirmiş ki artık bir felsefe yada prensip diyebilirsiniz. “Tüm Sevda Acılarını

Taşırım Gönlümde Fakat …

… Yalnızlığımı Hiçkimseye Değişmem ” diyor. Güneş her akşam batıyor hersabah yeniden doğuyorsa tarih tekerrür ediyorsa en

büyük acılar yeniden kalbine saplanıyorsa neden olmasın ? Fakat bazen korku, korku o kadar işliyorki bedenine kalbindeki

belki onlarca değil birkaç kesik yetiyor geçmişe bir yolculuğa.. Elbetteki bir gün hayatında birisi olacak sonuna kadar

diyorlar sadece …

“GÜL”

17 yaş belki çok erken ? belkide tam zamanı bir aşk için öyle bir aşk ki dünya umurunda değil… sanki yeniden doğmuş

yeniden yepyeni birisi var karşısında .. Fakat her aşkın sonunda mutluluk yok ki olmadı da zaten sadece bir platonik olarak

kaldı.. Zaten daha ileriye gidemezdi onun için daha ilerisi karanlık acı dolu ve sessiz.. Fakat bir kor düştü kalbinin içine

sonra pencereleri sürgüledi.. Günler geçti aylar oldu o içindeki kor öyle bir alevlendi ki içine sığmaz oldu taştı o soğuk ve

karanlık kalbi yanıyordu alev alev sonuçlarına katlanmak zorundaydı ya katlanacak yada kendi yanacak ..
“Ah Ela gözlüm ah.. Sende olasın benim gibi…” Suçu neyse bir beddua belkide Haluk abi haklıdır. Ya sizce ?

“FERAH”

O yanmayı tercih etti alev alev yandı … Sonra o ateş söndü kül oldu… Yine eskiye döndü yine karanlık sessiz ve soğuk.

19 yaş daha iyi mi sizce ? yine aynı senaryo ne bir cesaret nede bir … tarih saki tekerrür ediyor..

Hani Sezen Aksu der ya “GÜLÜMSE” Belki şehre bir film gelir bir güzel … Ne iklim değişiyor nede karnın doyar.. Hadi

gülümse evet gülümsemek istiyor.

“AY”
23 yaş duyguları dorukta yaralı olsada .. bu sefer kararlı ısrarlı bir tanışma … Tamam işte bu kaderim kalbim ruhum ..

Herşeyimle geldim dercesine .. Tanımak istiyor bir sıcak bir ilkbahar akşamı insanlar uzun ve soğuk bir kış sonrası

kendilerini sokaklara atmış sanki hiçbitmeyecek bu akşamın tadını çıkartıyor. Zaten işler yolunda gitmiyor hayat berbat

hayaller yıkılmış dediği anda karşısına çıktı Ela gözlü değil ama ah o bakışları var ya.. birkaç akşam birkaç gün derken bir

kaç hafta ya sonra ? Sonrası malum. Bir çizik daha bu belki çok derin değil ama Mazhar Alanson diyor ya “Bir çizik attın

kalbime kanattın” İçindeki kıpırtı biraz tuhaf ama sonradan hiçbirşey kalmadı .. Yine mi sessizlik . Yine mi karanlık ?

“DA”
25 yaş hala aynı eskiler sadece birer hatıra silik bir isim gün oldu bu ıssız yer sessizliğin içinden bir ses

karanlığın içinde bir kıvılcım bir tesadüf belkide kader…
İşte bu der gibi çığlıkları kulağında hala
Şöyle bir göz ucuyla parmaklarına bakış çaktırmadan hissettirmeden derinden bir “oh” fakat emin değil.. O da ne ? yoksa

kendisi ne kadar çaktırmamaya çalışsa da O işte O . O gözleri parıldıyarak hiçde umursamadan .. O anda karar verildi her

ikiside sanki bir cennet kimse umurlarında değil Özelliklede o bakışlar…

Yine bir ateş düştü gönlüne içindeki boşluk sanki buradayım diye bağırıyordu düşleri gözlerinin önüne geliyor

hayalleri tekrar filizleniyordu . Acaba ? fakat bir tereddüt içini kemiriyor yine mi diyor.. Kalbindeki yaralar aksediyor …

Umursama be dostum haydi koş haydi kendine gel burada karşında işte O belkediğinn hayal ettiğin an …

Aylar geçti.. sorun mu ? herşey yolunda hiçbir sorun yok sadece sadece o anı bekliyordu. Yakın olmak hiç bu kadar

yakın değildi. Hayatında ilkleri yaşıyor. Onun kokusu onun bakışları her an aklında bir çocuk gibi peşinden … Yaşam diye

birşey yok unutmak diye birşey yok beni bu masum gözlerle… KARGO… Sizce uzak durmalı mı ? Hayır …

Gönlünü sardı mı bir kere o ateş kalbini yaktımı bir kere içine işledimi o sıcaklık o bakışlar o gülümseme sizce AŞK

bu mu ? Yoksa “GÜL” de olduğu gibi hiç soramadan hiç söyleyemeden uzaktan hemde çok uzaktan o kadar yakınken bu kadar uzak

durarak. Her akşam onlarca km yürüyerek izleyerek yolunu değiştirerek uzak durarak fakat yakın hissetmek… ?
Hemde aylarca …

“DA-2”

Belkiher akşam olmasa da belki her saat olmasada fakat her saniyeyi istercesine sadece kendine sadece sevgisine kuşlar

çiçekler gökyüzü bambaşka herkese düşman bir tek ona dost bir tek ona sevdalı bir tek onu sevmek yaşadıklarım bomboş muş

günlerime yazık dercesine sadece sen illada sen yine sen hep sen “PENTAGRAM-KAM” Yüreği sevinçle dolu gözleri ışıl ışıl

kalbi, kalbi hiç hiç böylesine atmamış hiç böyle olmamış …

Günler geçti geçti ve korkularını yendi tamam artık yok eskisi gibi değil bu bambaşka gün geçtikçe çoğalıyor sanki

sevgisi ile besleniyor yeşeriyor ve filizlenecek sadece zaman….

“DA-3”

Bir gün… bir mesaj sadece bir mesaj ortada hiçbirşey yok sadece bir mesaj kalbinin o müthiş heyecanını içindeki atşin

o büyük sıcaklığını gözlerindeki o ışıltıyı… bir kaç saniyede söndürecek kadar acımasız olabilir mi ?

Olabilir mi demeyelim OLDU … İlk başta sadece bir şaka sadece bir espiri sadece bir kötü bir şaka desede gerçek yüzüne

karşı bile değil gözlerinin içine bile değil kalbinin ortasına saplanan bir sancı yüreğini derinden yakan sevgisini kaybeden

düşmanına bile o kadar nefret duymayacağı bir sancı.. Saplandı yüreğine gerçek gerçek işte bu ne oldu da peki sadece 1 SMS

kadar mı değeri vardı ? Yüzüne neden bakamadı ? Kalbine neden soramadı ? Neden uzaktan ? Bu kadar yakınken neden çoook

uzaktan belkide cesareti yoktu belki hala seviyordu ? belkide bambaşka bir sebep ? Bilmiyordu bildiği tek bir gerçek vardı

ki. Yürürken kafanı kaldırımlardan yukarıya kaldırma her başını önünden kaldırışında aynı acı aynı dert aynı keder aynı duygu

… Yok arkadaş bu kadarda acımasız olamaz bu kadar …

“DA-4”

Bir yaz gecesi gözüne uyku girmeyen uzun gecelerden birisi birkaç dakika sonra bir SMS ? “Doğum günün kutlu olsun” Bir

geri dönüş çığlığı sanki bir hediye.. ? Yok yok sadece sadece kendi egosunu tatmin etmek isteyen karşısındakinin kalbine

sapladığı acıyı bir kez daha hatırlatmak isteyen düşmanını sanki öldürdükten sonra parçalamak isteyen bir ezem….

Ablam doğru söylemiş .. “Yarınlar kadar yakın içimde fırtına Dalgasız deniz durgun…” “Kendime rağmen durmam basar giderim”

(Şebnem Ferah) Aşk yarı yolda kaldı … Neyleyim ? Biliyorum neyleyeceğimi biliyorum geri dönmeyeceğim kendime rağmen

durmayıp basar giderim ve gttim. Dönmedim dönemezdim o büyük sevgi kalbine saplanan büyük acıdan sonra Bastı ve gitti…

“VE SON”

Hayat devam ediyor… Nerde sözler ? Nerde yüreğim bende sevdim Sevmedi bilenim …
Hayat devam ediyor kalbinde bir çizik daha bu sefer daha derin bu yüreği parayla vermedi bu yüreği hediye etti kime ettiyse

bir sancı girdi yüreğine ŞEBNEM ablamın dediği gibi VAZGEÇTİM DÜNYADAN … Yok ki sevenim arzuyla hiç de olmadı ölemedi çok

istedi fakat yok.

İçinde artık ne bir ateş ne bir ışık soğuk sessiz ve sakin… Üşüyorum fakat hissetmiyorum üşümek sadece doğal bir duygu

olarak kaldı bedenimde yüreğim kaskatı kaldı.

Bende sürgüledim pencereleri, Vazgeçmedim diyemem vazgeçtim, Kapattım kapıları ne bir ışık, Nede bir ses yüreğim bomboş,

Sessiz ve sakin, Bırakın artık acılarımla Bırakın artık kederimle Bırakın artık yüreğimle Sevgi desen boş Kalbim desen

yaralı Ruhum desen Gözlerim desen yaşlı…

Gece geçmez gündüz olmaz
Can bu dünyaya dayanmaz neden
Haykırdım dağlara duymaz
Bekledim günlerce yok ki gelen

Karlı dağların ardında biri yaşarmış
Bulut olur yağmur olur bize bakarmış
Hem yakın hem uzakmış yanakları al almış

ŞEBNEM FERAH BU ŞARKIYI KİMİN İÇİN YAZMIŞ BİLMİYORUM AMA ..

Ben “DA” için söylüyorum….

“DENEMELER-2” üzerine bir yorum

Yorum yapın