Yok Olmaya Mahkum Bir Saadet Zinciri BitCoin

Bitcoin son dönemlerde bir saadet zinciri ve büyük bir balon olarak lanse edilmeye başlandı.  Bugün sizlere Bitcoin’den bahsedeceğim. Ancak herkesin anlattığı gibi değil… Yazının sonunda da yorum kutucuğuna davet ederek saadet zinciri mi, değil mi cevabını rica ediyorum. Yazımın alışıla gelmiş Bitcoin anlatımı olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. İnsanlar ya bir finansçı, ya bir araştırmacı ya da bir matematikçi kafası ile Bitcoin’i anlatıyor. Birçok yazıya baktığınızda ise anlamakta zorlandığımız Bitcoin anlatımı karşımıza çıkıyor. Bazıları da uyduruyor! Bazıları ise …

Güncel kavramlarla birlikte sanal dünyanın kripto parasını, gelin birlikte sanal disklere kazıyalım.

Bitcoin heryerde herkese anında ödeme imkanı sunan, merkezi olmayan dijital bir para birimidir. Bitcoin herkes tarafından satın alınabilir, satılabilir. Hatta zaman ve mekan farketmeksizin, bir merkezi birim olmadan diğer para birimleriyle takas edilebilir.

Bitcoin’in en önemli özelliği ise gizlilik ve anonimlik sağlamasıdır. Bu sebeple ilk olarak Bitcoin sanal dünyanın karanlık sokaklarında arka kapılar arkasında kullanılmaya başladı. İlk ortaya çıkışında ise terörist ve uyuşturucu kaçakçılarının kullandığı öne sürülerek insanların gözü korkutulmadı da değil!

Sanki dolar bir melek, onu uyuşturucu kaçakçıları hatta teröristler kullanmıyor?

Bitcoin yapısı gereği kullanıcılarını gizli anahtarları ile tanımlar. Bu gizli anahtar sayesinde harcama veya para transferi yapabilirsiniz. Bu transferler yani ödemeler birkaç saniye içerisinde gerçekleşmektedir. Dünyanın öbür ucuna bile para gönderseniz bu değişmeyecektir. Halbuki ne güzel alışmıştık geleneksel yollarda 3-5 günde para gönderip almaya? Ne gereği vardı şimdi bunu çıkarmaya? Hem bankalar çatır çatır paradan para kazanıyordu. Şimdi benim hesaba dünyanın öbür ucundan çat diye gönderiyorsun oldu mu hiç?

Bitcoin ilk olarak madencilikle karşımıza geldi. Sanal madencilik, öyle elinize kazama kürek almıyorsunuz artık. Klavyenin tuşlarına basıp programlarınızı hazırlayıp, kas gücünüz yerine bilgisayarlarınızın CPU/GPU ve RAM gücünü kullanıyorsunuz.

Bir de alt coinler var!

Hah! birini başımıza bela ettiniz utanmadan, bir de alt tarafta diğer coinler geliyor! Evet geliyor geçtiğimiz yıl kripto paranın toplam olarak 14 milyar dolar olduğu belirtiliyordu. Alt dijital para birimleri de BitCoin ile birlikte değer kazanmaya devam ediyor.

Kısacası geçmişin paraları altın ve gümüş gibi madenler yerini kağıda evet bugün kullandığımız o değersiz kağıtların hükümet damgalarıyla değer kazanarak paraya dönüşümü, yarın itibari ile de kağıdın bilgisayar disklerindeki 0 ve 1’lerden oluşan rakamlara dönüşümüne şahit oluyoruz. Artık bilgisayar disklerindeki 0 ve 1’lerden oluşan algoritmalar yeni dünya düzeninin parası olarak tanımlanıyor.

İşte bu dönüşüme dikkatlice bakmamız gerekiyor.

Dünyada birçok hükümet Bitcoin’e olumlu bakmaya başladı. Bazıları ise (bizdeki gibi) bu dönüşümü yasaklamanın derdinde. Ancak herkesin dikkati bitcoin ve benzeri blockchain sistemlerinde! İzliyor, inceliyor ve kontrol etmenin bir yolunu arıyorlar.

Peki milyarderler?

Bu konuya bir de milyarderler gözüyle bakalım. Howard Marks, Bitcoin’e yatırım yapmadan önce iki defa düşünmeniz gerektiğini belirtiyor. Ona göre herkesin uzak durması gerekiyor. Hatta müşterilerini Bitcoin’den uzak tutmaya çalışıyor.

Marks’a göre  dijital para birimleri anlamsız bir modadan başka bir şey değil! Hatta bir saadet zincirini olarak adlandırıyor. Sanıyorum ki Marks’ı bu yoruma zorlayan Bitcoin’in son 1 yılda 3 kart artmasıydı. Belki de ön görmesi gerekirken ön göremedi?

Temmuz sonrasında ise  ikiye bölünüp bölünmeyeceği tartışmaları nedeniyle neredeyse yüzde 30’a varan değer kayıpları yaşandı. Ancak böyle büyük bir darbeye rağmen ilgi görmeye devam ediyor. Bir yandan da kara para aklama gibi işleri için kullanılıyor olması da insanların kafasında soru işaretleri oluşmasını sağlıyor.

Bana göre mi?

Yaşanan %30 değer kaybı bana göre bir keriz silkeleme operayonundan ibaretti. Şöyle bir silkelediler yollarına devam ediyorlar. İsterseniz geçmişe dönelim biraz?

Ne demiştim yazımın başında? İnsanlık tarihine baktığımız zaman mal ve hizmetlerin karşılığı önceleri takas, sonrasında altın veya gümüş gibi madenler veya benzeri somut şeylere yani paraya evrimleşmişti. Arından da madenler yerini, kağıtlara hükümetlerin mühür bastıkları ve karşılığı altın / gümüş gibi değerli olan kağıt paralara bıraktı.

İnsanlık, yüzlerce yıl boyunca parayı kendi ekonomik, bilimsel ve diğer ihtiyaçları için kullandı. Bunu yaparkende önceleri somutlaştırmaya bugün geldiğimiz noktada ise tekrar soyutlaştırmaya yani sanallaştırmaya başladığını görüyoruz.

Paranın temel işlevi bir değişim aracı olması değil midir? Düne kadar kullandığımız altın, gümüş veya kağıttan ibaret olan para; mal ve hizmetlerimizin karşılığında bir değer olarak çıkmadı mı? İnsanlara sunduğumuz bu mal ve hizmetlerin değişimi için parayı bir takas aracı olarak kullanmadık mı?

Arz ve Talep

Arz ve talep sonucunda mal veya hizmetimiz değer kaybetti veya değer kazandı. Para da da aynı durum geçerliydi. Dolara talep artıyordu ancak ABD dolar basmıyordu. Sonuç olarak dolar değer kazanıyordu. Altına bakalım? Demir madeni kadar çok ve paslanıyor olsaydı bugünkü değeri ne olurdu? Üstelik büküyor hacı bunu inşaatta da kullanamazsın ki?

Elbette ki Bitcoin arzı düşüyor ve talebi artıyor. Doğal olarak da Bitcoin değer kazanıyor. Bir yandan insanların ilgisini çekerken diğer bir yandan da yatırımcıları, milyarderleri, ulusal ekonomiyi yönlendiren kişileri, hatta hükümetleri rahatsız edecek duruma geliyor.

Ulusal Ekonomiler?

Ulusal ekonomiler, para arzı ve faiz oranı kontrolüyle iktisat politikalarını gerçekleştirir. Elbette ki rahatsız olacaklar. Elbette ki sanal dünyanın para birimini kontrol etmek isteyecek veya gerçek dünyadaki etkisinden dolayı zarara uğramamak için ellerinden geleni yapacaklar…

Geçmişe dönelim tekrar…

Dünya üzerinde farklı zamanlarda altın, bakır, tuz, çay , inci, hatta demir bile para yerine kullanılmıştır. Ancak sadece altın ve gümüş yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

Bugün geldiğimiz noktada altın ve gümüş krizlerde, enflasyonlarda ve ekonomik sorunlar küresel çapta boy gösterdiği durumlarda “yatırım planı” olarak kullanılmaya devam etmiştir.

Altın ve gümüş evrende nadir bulunan ağır elementlerdendir. Oluşumları için, inanılmaz boyutlarda yüksek sıcaklıklar ve basınç gerekir. Gezegenlerin oluşumlarında ortaya çıkan sıcaklık veya basınçın etkisi ile…

Antik kazılara baktığımız zaman insanlık tarihinin her döneminde değerli olduğunu görüyoruz. Altın ve gümüşün diğer özellikleri de zehirli olmaması, katı halde durabilmesi, renkli olması, yanmaması ve paslanmamasıdır. Yani sizi öldürmez, taşıyabilirsiniz, süs eşyası olabilir. Elbette ki eritilmesi ve işlenmesi çok kolaydır. Bu sayede külçeler haline getirilerek taşınır veya el işçilikleri ile süs olarak kullanılabilir. Unutmadan gümüşün zamanla kararması, altına bu noktada elini güçlendiriyor.

Bitcoin’e bakalım?

Yanmaz, kararmaz, zehirlemez, taşımak çok kolay, güvenlik üst düzeyde, üstelik altın ve gümüş gibi eritmeye bile gerek yok. Hatta depolama sorunu da yok. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna saniyeler içerisinde taşınabilir. Ne kadar taşıdığınızın hiçbir önemi de yok. Hatta bankalara ihtiyaç duymadan transfer yapabiliyorsunuz.

Günümüz teknoloji dünyasının ihtiyaçları bunlar değil mi? Bu ihtiyacı rahatlıkla karşılamıyor mu?

Ah Lidyalılar Ah!

Şimdi paradan söz etmişken Lidyalılardan söz etmemek olmaz. Lidyalılardan önce  altın çubuklar halinde para olarak kullanılıyordu. Lidyalılar olaya farklı bir bakış açısı getirdi ve M. Ö. 7. yüzyılda altın madeninden para bastılar. İçerisinde altın olan madenler, madeni paralar!

Ancak baktılar ki altının fiyatı yükselince insanlar madeni paraları eritip içindeki altını çıkarıyor! Bu soruna çözüm olarak karşılığı altın madeni olan yasal parayı icat ettiler. Sonrasında Avrupa’da kağıt paralar veya kağıt sertifikalar yasal otoriteler tarafından basılmış, kullanımı özendirilerek bu soruna çözüm bulunmuştur.

Günümüzde ülkelerin dolaşımda bulunan paralarının, altın karşılıklarının olma zorunluluğu yoktur. Günümüzde ulusal ekonomiler ve devletler bu işe el atmış ve altın ile gümüş yerine taklit edilmesi zor ve özel basım kağıt paralar kullanılmaktadır. Amerikan dolarına bakalım, ilk çıktığı zaman altına dayalı olarak birçok ülke tarafından kabul görerek piyasaya sunulmuştu. Bugün paralar, faize, güce, hükümetlerin güçlerine, kısacası global ekonomilere dayalıdır.

Ancak geleceğin parası BTC ve alternatifleri bu sisteme karşıdır. Son yüzyıllarda kullanılan faiz, bankacılık, ekonomi, ve ulusal güç olmak BTC ve alternatifleri için kabul edilemez kavramlardır.

Dijital Para’nın ilk örneği BitCoin değildir!

Tarihe ve geçmişe baktığımız zaman dijital paranın ilk örneğini kamyoncuların kullandığını görüyoruz. Evet bildiğiniz kamyoncular! Hırsızlık gibi olaylara karşı yanlarında para taşımak istemeyen kamyoncular için benzin istasyonlarında kullanılabilen dijital kartlar kullanıyordu. Bu kartlarla benzin istasyonlarından mazot alıyor, marketlerden alışveriş yapabiliyorlardı. Dijital para dediğimizde bugün aklımıza BTC gelse de ilk örneği 1980’li yıllardaki kamyonculardır!

Sonrası mı? Sonrası malum POS cihazları başımıza bela oldu 🙂

Dijital para birimi Bitcoin’e veya alternatiflerine karşı olanları sorguluyorum!

[mavi]Yahu arkadaş son 30 yıla şöyle bir dön bak! Artık cebinde nakit para bulundurmuyorsun. Altın rezervin yok, bankada altın hesabın var , kredi kartını bakkaldan su alırken bile kullanıyorsun. Cebinde kağıt parayı taşımak bile istemiyorsun. Hırlısı var hırsızı var diyorsun. Maaşın dijital dünyada hesabına yatıyor, harcamayı dijital kartlarla yapıyorsun. Yahu sen çoktan dijitale geçmişsin bu neyin kafasıdır?[/mavi]

Sen dijitalde paranı kazanıyorsun!

Dijital ortamı kullanarak harcıyorsun. Bunu yaparken de küresel bankacılık ve faiz sistemlerinin bir kölesi olmuşsun. Milyarderlerin çıkıp basına yaptığı açıklamalarla paran bir anda düşüyor veya yükseliyor. Devletinin başarısız ekonomik politikaları yüzünden sabah kalkıyorsun, %30 fakirleşmişsin. Onlarla bağını koparmanın zamanı gelmedi mi?

Mal ve hizmetin değeri insanlığın ilk zamanlarında soyuttu. Sonrasında somutlaştırdık. Madenleştirdik ve kağıda çevirdik. Şimdi ise tekrar insanlığın ilk zamanlarına soyutlaştırmaya, dijital ortamda saklamaya başladık. Üstelik çok daha güvenli!

Günümüz dünyasında fiziksel para ile yapıla işlemler giderek azalıyor.

DigiCash’i hatırlar mısınz bilemem ancak elektronik ödeme sistemi olarak lanse edilmiş ardından da batmıştı. Paypal’ı hatırlarsınız ama Paypal işte o boşluğu doldurmuştu. PayPal gerçek para birimine dayalı, kısıtlı ve devletlerin yasal yükümlülüklerine uyumlu dijital para olarak kullanılıyordu. Buna da en büyük örneği Türkiye piyasasından çekilmesi ile verebiliriz. Türk Hukuk kanunlarına uymadılar, uymak istemediler ve Türkiye piyasasından çekildirler. (PayPal’in lisans başvurusu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından, birincil ve ikincil sistemlerini Türkiye sınırları içerisinde tutulmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir)

Kısacası sanal para, “Herhangi bir ülke, merkez bankası veya kredi kuruluşu tarafından ihraç edilmediği halde, bazı durumlarda paranın yerine kullanılabilen bir değerin dijital dünyadaki temsilidir”.

Kripto para ise, şifreli olarak güvenli işlem yapmaya ve sanal para arzına olanak sağlayan dijital değerler olarak tanımlanıyor. Kripto paralar alternatif para birimidirler, dijitaldirler ve aynı zamanda sanaldırlar.

Bitcoin ve türevleri ile dijital ve sanal paralar sıklıkla karıştırılmaktadır.

Bitcoin ve türevleri dışındaki dijital ve sanal paralar, kendi başlarına para birimi değildir! Temsil ettikleri bir ülke vardır ve bağlı oldukları ülkenin ulusal para birimine dayalıdırlar. Bağlı oldukları ülkenin merkezi otoritelerince düzenlenip denetlenebilirler.

Bitcoin ise kendiliğinden bir para birimidir, hiç bir merkezi otorite tarafından düzenlenip denetlenemez. Ancak yapılsa yapılsa milyardeler tarafından veyahut söz sahibi, kaynağı olan sektördeki insanlar tarafından manipüle edilebilir. Ya da biri çıkar algoritmaları hackler, değeri halkın gözünde düşer ve etkisi görülür.

Peki soru!

Üretmiş olduğumuz mal veya hizmetin ihtiyaçlar doğrultusunda altın, gümüş gibi değerli madenlerle ölçülebilmesi ve karşılığında kağıt paralarla veya ülkelerin ekonomik durumları, güçleri ile değer biçiliyorken dijital paralara nasıl değer biçiliyor?

Aslında kendiliğinden değeri olduğunu düşündüğümüz altın ve gümüşün de bir değeri yoktur. Altın ve gümüşe değeri veren insanlardır! Kendiliğinden değeri olduğunu düşündüğümüz altının değerini, talebin ve tüketicinin belirlediği bir gerçektir. Ondaki değer bizim ona olan talebimiz, ihtiyacımız ve başkalarının ona talep duyacağına olan inancımızdır.

Basit bir örnek verelim. Ülkeler arası savaşlar çıktığında veya ekonomik çöküntülerde kağıt paraya olan güvenin azaldığını görmüyor muyuz? Mesela savaş gibi, ekonomik krizler gibi etkenlerde neden altın yükselir ve kağıt para düşer? Sebebi insanın altına olan inancı, kağıdın arkasındaki garantör olan devletin yıkılma olasılığı, başarısızlığı değil midir?

Saadet Zinciri BitCoin

Bitcoin sistemi, açık kaynak kodlu yazılımlardan oluşur. Tamamen dijital olup, fiziki temsile ihtiyaç duyulmaz. İşlem maliyetlerinin çok az olması, küresel olarak kullanılabilmesi, gün geçtikçe kullanım alanlarının artması, güvenli ve anonim olarak değer saklama aracı olması ve yukarıda saydığım birçok sebep nedeni ile Bitcoin’in popülaritesi giderek artıyor. Doğal olarak da talebi artıyor.

Ancak buraya dikkat! Arzı azalıyor, bir noktadan sonra Bitcoin üretilemeyecek!

Bir Bitcoin’in 8 basamağı vardır. Dolayısıyla 0,00000001 Bitcoin’lik bir işlem yapmak mümkündür. En küçük haline Satoshi (satoşi) denir. Bitcoin’in dayandığı teoriler oldukça teknik olsalar da, kullanımı çok kolaydır. Cüzdan programlarından herhangi bir tanesini yükleyip, Bitcoin alıp, satmaya ve transfer etmeye hemen başlayabilirsiniz. Bitcoin istendiği zaman, TL, Amerikan Doları, Euro veya başka paralar ile takas edilebilir. Normal paranın kullanımında olduğu gibi, Bitcoin kullanıcıları, ürün veya hizmet almak ya da satmak için, Bitcoin ağını kullanarak birbirlerine BTC gönderebilirler. Üstelik hiçbir otoriteye hesap vermek zorunda değiller!

Hani yazımın başında demiştim ya, kredi kartı kullanıyorsun zaten, sanallaştırmışsın paranı neden Bitcoin bu aradaki boşluğu kapatmasın?

Bitcoin bir şirket ya da kurum değildir, herhangi bir yönetim merkezi yoktur, herhangi bir kişi ya da kuruma ait değildir, resmi temsilcisi yoktur. Bitcoin sisteminde ödemelerde gecikme, sıkıntılı banka transferleri, EFT, Havale, SWIFT masrafları, hesap işletim veya kredi kartı gibi ücretler yoktur. Herhangi ülkenin merkez bankasıyla ilişkili olmadığı için hiçbir ülkenin ekonomik durumundan da etkilenmez. İşte burası çok önemli! Altını çizmek istedim, WordPress’in editöründe bulamadım yahu 🙂

Dünyanın herhangi bir yerinden, herhangi bir kişi, 7/24, ücretsiz olarak birkaç dakika içerisinde başka birine, bir bilgisayar ya da akıllı telefon kullanarak Bitcoin gönderebilir. Hiç bir hükümet yetkilisi bu duruma engel olamaz veya para transferine el koyamaz. Hiçbir banka bu transferleri engelleyemez. Risk mi parayı bir kere gönderdiğin zaman geriye dönüşü yok! Hani EFT yaparken bir rakam yanlış yazıyoruz sonra para başkasına gidiyor, itiraz ediyorsunuz ve geri geliyor ya! Bitcoin’de para gitti mi yanlış hesaba, giderse geri dönüşü olmaz.

Bitcoin belirli bir seviyede anonimlik sağlar. Ne kadar anonimlik istendiği, kişisel bir tercih olup, %100 anonimliğin garantisi, yoktur. Bitcoin transferleri, Bitcoin cüzdan adresleri arasında gerçekleşir. Bitcoin cüzdan adresi, geleneksel banka hesap cüzdanlarına benzer. Ancak bankacılık sistemindeki gibi rakam ve harflerden oluşan dijital kimliğiniz içinde, kimlik, lokasyon ve diğer hiç bir kişisel bilgiyi içermeyen, karışık bir dize bulunur.  Kısacası cüzdan alırken kimlik bilgisi vermek zorunda değilsiniz!

Diğer bir yandan, Bitcoin cüzdan adresini bildiğiniz birisinin, tüm Bitcoin işlemlerini ve adamın adını bilmeseniz dahi cüzdanındaki paranın ne kadar olduğunu görmeniz mümkündür, sistem bu anlamda çok şeffaftır.

Geleneksel bankacılık sisteminde bir merkez vardır. Merkezi sistem hacklenirse genel sistem zarar görür. Ancak Bitcoin’in merkezi bir sistemi yoktur. Hacklense hacklense kullanıcı cüzdanı hacklenir. Ancak genele hiçbir zararı olmaz.

Bitcoin ağına dahil olan herkes, isterse madenci olabilir ve Bitcoin üretebilir. Bitcoin’ler, madencilik adı verilen, transfer işlemleriyle uğraşırken karmaşık bir matematik problemini çözen madenciler aracılığıyla arz edilir. Türkiye’de eskiden üretilebiliyordu. Bugün geldiğimiz noktada elektrik ve soğutma maliyetleri maalesef ki zarar etmenize sebep olabilir.

BTC üretmek sürekli olarak zorlaşır ve madencilere verilen ödül yaklaşık dört yılda bir yarıya iner. Maksimum BTC sayısı 21 milyonla sınırlıdır. Hiç kimse, hiç bir otorite, Bitcoin sistemine dışarıdan para arz edemez. Oysa, kağıt banknotlar halindeki kullandığımız TL, Dolar, Euro, merkezi otoriteler tarafından basılır ve istediğinde ek para arzı sağlanır.

Yeteri kadar Bitcoin olmadığından, eğer Bitcoin’e talep artarsa, aşırı değer kazanması da muhtemeldir ve Bitcoinler 2.140 yılına geldiğimiz zaman tükenmiş olacak.

Merkezi olmayan para birimi Bitcoin, tam da aracı kurumlara, bankalara ve merkez bankalarına, hatta hükümetlere güvenin azaldığı bir ortamda ortaya çıktı.

Bitcoin,  2008 yılında yazılan “Uçtan Uca Elektronik Ödeme Sistemi” isimli makaleyle dünyaya duyuruldu Satoshi’nin makalesi o yıllarda tüm dünyayı etkilememişti.

Satoshi Nakamoto’nun Nisan 2011’de ortalıktan kaybolmasına rağmen, sistem tamamen şeffaf ve matematik prensipleri çerçevesinde çalışmaya devam ediyor. Kısacası otoritesi olsa olsa Satoshi olurdu. Ancak adam ortadan kaybolmasına rağmen Bitcoin yürümeye devam etti.

Banka ve hükümetlerin, banka hesapları üzerindeki kontrol güçleri, Bitcoin de yoktur. Hiçbir güç Bitcoin’in kullanılmasını engelleyemez, yapılan işlemi geri alamaz. Devletler para arzıyla ve kısıtlamasıyla bankadaki paranın değerini etkileyecek mali kararlar alabilirler. Oysaki, Bitcoin arzı üzerinde banka ve devletlerin etkisi yoktur. Sisteme dışardan para arzı yapılamaz, dolayısıyla enflasyon oluşmaz. Para arzı, başarılı blok oluşturan madencilere verilen ödüller şeklindedir.

Değerine bakalım mı?

  • 1 Ocak 2011 tarihinde 0,30$
  • 1 Aralık 2013’te 1,242$
  • 2014 yılının sonlarında ise 300$’a kadar düşmüştür.

Bu düşüş, doların değerlenmeye başlaması, Bitcoin’i yasal olmayan faaliyetlerde kullanan Silk Road sitesinin kapatılması, Çin hükümetinin Bitcoin aleyhine düzenlemeleri veya bunun olağan bir piyasa hareketi olması gibi görüşlerle açıklanmaya çalışılmaktadır.

Ancak, Bitcoin, 2016 yılında tekrar yükseliş trendine girmiştir. Bitcoin kullanıcısı arttıkça, Bitcoin kullanımı yaygınlaştıkça, fiyat oynaklığının azalması beklenmektedir. Düne kadar 5.000 USD seviyesindeydi ve geçtiğimiz günlerde sağlam bir düşüş yaşadı ve buna şahit olduk!

Bitcoin fiyatının, ucuz olduğunu düşünen yatırımcılar Bitcoin alıp, uzun vade saklayıp, hedeflediği fiyata geldiğinde satmayı planlayabilirler. Ancak bunun hiçbir garantisi yok! Hiçbir yatırımcı da size bu noktada tavsiye veremez. Hani onların kafası geleneksel para birimlerine çalışıyor. Dijitali kavrayamadılar daha…

Bitcoin’in, para arzı sınırlı olduğundan, hiperenflasyon sebebiyle değerinin düşmesi beklenmez. Fakat, teknolojik başarısızlıklar, Bitcoin karşısında diğer para birimlerinin aşırı değer kazanması, politik konular ve ülkelerin düzenlemeleri, veya milyarderler para babalarının açıklamaları Bitcoin’in güvenini sarsarak değerini düşürebiliyor.

Diğer bir risk ise Quantum bilgisayarlarla Hack!

Bitcoin’i hacklemek, interneti hacklemekle aynıdır. İnterneti aynı anda, tüm dünyada hacklemek imkansıza yakındır! Ülkeler internet çıkışını kapatsalar veya Bitcoin’in kullanımını yasaklasalar dahi, bu sistemin çalışmasına engel değildir. Henüz kuantum bilgisayar karşımıza çıkmadı. Yaygınlaşmadı. ileride kuantum bilgi işlemenin Bitcoin’i tehdit edeceği iddiası bulunuyor ve teorik olarak mümkün! Ancak bu sadece Bitcoin’e yönelik değil tüm kriptografik uygulamalara yönelik bir tehdit. Eğer, kuantum bilgisayarlar yaygınlaşırsa, küresel bir hack mümkündür. Ancak teknoloji yaygınlaştığı zaman şifreleme metotları ileri kuantum algoritmaları kullanılmak suretiyle yapılabilecek ve sistemin güvenilirliği yine korunabilir.

Kötü niyetli kullanıcılar Bitcoin ağının mevcut işlemci gücünün %51’inden fazlasına sahip olurlarsa, sistemin hacklenmesi mümkün hale gelir, ancak bu durumu gerçekleştirmek, bireyler ve hatta devletler için imkansıza yakındır. Düşünseniz %51 başarılı olsa dahi, diğer kullanıcıların işlem yapmaları engellenemez, fakat işlemlerin onay alması engellenebilir.

Bu kötü niyetli saldırıları yapanlar, yeni Bitcoin kazanamazlar, her blok için başarılı madenciye verilen Bitcoin miktarını değiştiremezler, sahip olmadıkları Bitcoin’lere erişemezler ve üzerinde işlem yapamazlar. Madenci havuzlarından olan Ghash.io, Ocak ve Haziran 2014’te Bitcoin ağının toplam işlemci gücünün %51’ine kötü niyetli olmadan yaklaştı, bu duruma çözüm bulmak için diğer havuzlarla birlikte, hiç bir havuzun %29,99 işlem gücünü geçmemesi, geçtiği takdirde ilgili havuzun önlemler alması gerektiği konusunda ortak kararlar aldılar.

Çin kapalı kapılar ardında sağlam bir madencilik yapıyor. İşte risk budur! 

Altını 10 binlerce yıldır kullanıyoruz, güveniyoruz. Güvenimizi de hiçbir zaman boşa çıkartmadı. Ancak kripto paralar oldukça yeni, ne olup biteceğini zamanla göreceğiz. Riske girerken de bu yeniliği, yeni teknolojileri düşünmek ve dikkatli olmak gerekiyor. Geleneksel yatırımcılardan bu konuda tavsiye almak pek de doğru değil. Bizim gibi teknolojiden anlayan ancak yatırımdan anlamayanlardan da tavsiye almak doğru değil!

Bitcoin balon mudur veya bir tür saadet zinciri midir?

Bitcoin alınması tam finansmanla olur, bu sebeple balon değildir. Bitcoin’in sahibi yoktur, fiyatı tamamen piyasa koşullarında belirlenir. İstediğiniz zaman sisteme para vermeden dahil olarak madenci olabilirsiniz. Cüzdan açarken de hiçbir ücret ödemezsiniz. Öyle gazetelerin manşetlerine bakmayın! Yok sisteme girmek için 600 dolar veriliyormuş, yok bilmem neymiş! Tamamiyle manipülasyon veya cahillik olarak görüyorum. Geçenlerde A.A’nın bir bülteni tüm haber sitelerinde yayınlandı. Yok Finlandiya merkezliymiş yok bilmem neymiş, yok sisteme dahil olmak için para ödüyormuşsun. Külliyen yalan!

BTC almak için para ödeyeceksin bu zaten karşılığı, konuştuğumuz konu bu. Ancak bir merkezi veya ülkesi yok, madenci olmak için de bir şart yok! Elindeki CPU ve RAM gücüne güveniyorsan girer madenci olursun!

Fiyatındaki yükselme veya artmalar sebebiyle kar veya zarar edilmesi önceden tahmin edilemez. Beşbin seviyesinde daha düne kadar beşbin doların üzerine çıkacak deniliyorken üç bin dolara kadar düştü. Bu da en büyük kanıtıdır! Bu sebeplerle, bir tür saadet zinciri (Ponzi) değildir!

Bitcoin’in başlardaki yatırımcılarının çok kazandığı iddiası da tam olarak doğru değildir. Yatırımcıların bir kısmı, o dönemlerde fazla önemsemediklerinden gizli anahtarını kaybettiler. İlk başta heyecanla alınan anahtarlar / cüzdanların büyük bir kısmı şu an ulaşılamıyor. Çünkü adam şifreyi unutmuş, aradan geçmiş şu kadar yıl, elinde 10.000 BTC olsa ne yazar, cüzdana ulaşamıyor?

BTC 1.0 Devrini Yaşıyoruz!

Bitcoin’in; para birimi, para transfer aracı ve dijital ödeme sistemi olarak kullanılması “Bitcoin 1.0” olarak karşımıza geldi. Blok zincir (blockchain) teknolojisi kullanılarak yakın gelecekte tahvil, bono veya kredi gibi tüm finansal ve iktisadi uygulamaların oluşturulması “Bitcoin 2.0” olarak tanımlanıyor. “Bitcoin 3.0” ise, gelecekte blockchain altyapısı kullanılarak; sağlık, kültür ve bilim gibi alanlarda, katma değer yaratan ve hayatı kolaylaştıran uygulamaların oluşturulması olarak tasvir ediliyor.

Şimdilik Bitcoin sisteminde, Bitcoinler alınabiliyor, harcanabiliyor ve saklanabiliyor. Fakat Bitcoin 2.0’da borç verilebilecek, faiz alınabilecek. Aynen Web 1.0’ı yaşadığımız sonra Web 2.0’a geçtiğimiz gibi… Yakın gelecekte Web 3.0 olacak diyoruz ve tasvirler yapıyoruz. Bugünü BTC için Web 1.0 olarak düşünebilirsiniz. Bitcoin 2.0 şu an tasvir ediliyor…

Bu kadar sözden sonra halen daha BTC’nin bir ponzi sistemi veya balon olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?

“Yok Olmaya Mahkum Bir Saadet Zinciri BitCoin” üzerine 21 yorum

  1. Çok detaylı ve bilgilendirici harika bir yazı olmuş, sağol abi. Tüm yazdıklarına katılıyorum ama yine de aklımda deli sorular var… 🙂 Bu dijital para birimi bir kişi veya kişiler tarafından oluşturuldu; peki, ortalarda gözükmeyen bu kişi veya kişiler ilerde bu sisteme müdahale ederek farklı amaçlara hizmet edemezler mi? (çok paranoyak bir soru oldu) Kendi paranı kazanman için “madencilik” yapman gerekiyor; peki, donanım gücünü kimler ve ne için kullandığın tam olarak belli mi? Takibi mümkün olmadığı için, yapılabilecek her türlü yasa dışı para işlemlerinin kayıtlarına erişilemediği için büyük bir güvenlik açığı oluşturmaz mı? (hiçbir veri kaydı yok ise) Geçen aylarda neredeyse tüm ülkelerdeki binlerce kullanıcının etkilenmesine sebep olan ve bulaştığı PC’lerdeki tüm verileri şifreleyerek BitCoin talep eden zararlı yazılım geliştiricilerin, BitCoin’i tekrar gündeme taşıyarak ona olan ilgiyi ve talebi artırdığını sen de düşünüyor musun? Bana pek güven vermiyor, en güvenli liman altın!.. 🙂

    Yanıtla
  2. Altın candır Bitcoin heyecan 🙂 Hamza sana bir tane altını çizme plugini lazım 🙂 güzel yazı eline sağlık

    Yanıtla
    • Makaleyi okursan -ki okumadığın için bu yorumu yazdığın çok belli oluyor. Aynen şu satırlar var!

      “Geçenlerde A.A’nın bir bülteni tüm haber sitelerinde yayınlandı. Yok Finlandiya merkezliymiş yok bilmem neymiş, yok sisteme dahil olmak için para ödüyormuşsun. Külliyen yalan!”

      Çok bilmişlik yapan sanıyorum ki sen oluyorsun bu durumda?

      Yanıtla
      • Yukarıdaki yorum fetö elemanlarınca yapılmış. Yığınla siteye bu tür yorumlar yazıyorlar ve dikkat ediyorum, cevaplara geri cevap yazmıyorlar. Tahminimce bloglara yazı yazmak için kullandıkları otomatik bir bot var ve bu bot yorum yazmaları gereken yazıyı direk önlerine düşürüyor. Kork Allah’tan korkmayandan..

        Yanıtla
  3. Keşke bir kaç sene öncesinde olduğu gibi bitcoin alışveriş için kullanılmaya devam etseydi. Yatırım aracına döndüğünden beri insanlar harcamak istemediği için kendi temel özelliklerini gerçekleştiremiyor. Bitcoin’i değerli yapan ülkeler arası vergisiz özgürce hızlıca işlemler yapmak iken kimsenin bu işlemleri yapmaması Bitcoin’in de dijital para olmaktan çıkarıyor. Altından elmasa doğru giden bir noktada sanırım şu anda ama kimse takıp sergileyemiyor.

    Yanıtla
  4. tam bir beyin fırtınası olmuş..

    bitcoin olayını hiç denemedim.

    ama ileride değerlenirse şimdiden yatırım yapsak mı diye de düşünüyorum.

    yok ya kalsın bence

    benim aşar bu olay..

    Yanıtla
  5. Saadet zinciri değil, merkezi bir yeri de yok fakat sonuçta bir program ve bu programı yazanlar var. Algoritmayı değiştirebiliyorlar mı istedikleri zaman?
    Yeni bir güncellemeyle ne kadar değişiklik yapabilirler?

    Konudan ayrı; bitcoin cüzdanı bir adres(harcama için olan) ve şifreyle o adresi koruyorsun. İçinde gerçekte para ile ilgili veri yok değil mi? Yani altın paraları gözünüz önüne getirin altınlar arttıkça kapladıkları yerde artıyor fakat bitcoinde verinin artması gibi bir şey var mı? Yani para yok ama kimin kimde ne kadar alacağı varmış gibi kayıtlar tutuluyor!

    Yanıtla
  6. Güzel yazı olmuş fakat saniyeler içerisinde gerçekleşmiş bir bitcoin transfer transaction örneği gösterebilir misiniz?

    Yanıtla
  7. Her gün farklı bir coin çıkıyor kimisi tutunuyor kimisi tutunamıyor ama en köklüsü gerçekten bitcoin oldu. Bakalım ne gösterir zaman ama giderek yükseliyor gün geçtikçe. Hala bir yatırım aracı olabilir. Teşekkürler paylaşım için.

    Yanıtla
  8. Abicim. Şu haber hakkındaki yorumunu merak ediyorum: haberler. com/japon-sirket-calisanlarin-maaslarini-bitcoin-ile-10342437-haberi/

    Yanıtla
  9. Bitcoin bir saadet zinciridir. Kopyası yapılabilen bir şeyin parasal değeri olamaz. Bitcoin litecoin bitcoin cash, gold, diamond, super bitcoin ve farklı isimlerde ve birbirine çok benzer özelliklerde birbirinin kopyası sürüyle coin var. Bitcoin alan herkesin amacı daha sonra bir başkasına daha pahalıya satabilmektir. Peki ama nereye kadar?

    Yanıtla

Yorum yapın