Superbike Dünya Şampiyonası’nda (WSBK) adını altın harflerle yazdıran Toprak Razgatlıoğlu, yalnızca hız ve rekabet değil, aynı zamanda sınırları zorlayan sürüş teknikleriyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Onun adını ilk kez duyduğumuzda, bu topraklardan çıkan bir yetenek olduğunu öğrenmek heyecan vericiydi. Elbette ki pistte onu seyrettiğinizde hissettiğiniz şey tek bir kelimeyle tarif edilebilir…
— tam bir deha!
Toprak’ın en ikonik hareketi, viraj öncesinde yaptığı agresif ve milimetrik geç frenlemeyle arka tekeri havaya kaldırması. Bu durum genellikle “stoppie” veya “nose wheelie” olarak bilinse de Toprak bunu yalnızca düz çizgide değil, viraj içine girerken ve yön değiştirirken uyguluyor. Yani o, frenlemeyi bir sanat haline getiriyor. Ve bu manevra yalnızca gösteriş değil…
— tam anlamıyla bir yarış silahı…
Toprak’ın bu tekniği aslında onun yarış stilinin tamamlayıcı bir parçası. Arkayı kaldırarak virajı almak, motosikletin yön değiştirme kabiliyetini artırıyor. Bunu yaparken motorun dengesi bozulmak bir yana daha da stabilize oluyor. Böylece daha kısa sürede daha fazla hızla viraj alınabiliyor. Bu da pistte geçiş yapmak ve liderliği almak için büyük bir avantaj yaratıyor.
Bu hareket ilk başlarda diğer sürücüler tarafından “tehlikeli” ve “gereksiz riskli” olarak yorumlansa da, Toprak’ın 2021 şampiyonluğu ve kazandığı yarışlar bu düşünceleri değiştirdi. Artık onun bu stilini taklit eden birçok sürücü var. Ducati pilotu Alvaro Bautista ve BMW takımından Garrett Gerloff gibi isimler, viraj girişlerinde daha agresif frenlemeye yönelerek Toprak’tan ilham aldıklarını açıkça dile getiriyor.
Bir altın elbiseli adam bir de Toprak Razgatlıoğlu… Bana motor alsam mı lan? Sorusunu sordurtan adamlar…
MotoGP’de bile bu hareketin etkisi hissedilmeye başlandı. Her ne kadar MotoGP motosikletlerinin elektronik denge sistemleri SBK’ye göre farklı olsa da, bazı genç Moto2 ve Moto3 sürücüleri, Toprak’ın viraj alma mantığını antrenmanlarına entegre etmeye başladı. Yarış dünyasında bu tip stil değişiklikleri yıllar içinde norm haline gelebiliyor.
— tıpkı Valentino Rossi’nin içten dışa viraj alma stilinin bir döneme damga vurması gibi…
Toprak’ın tekniğini özel kılan bir başka unsur ise fiziksel hakimiyeti. Sürüş anlarında vücut pozisyonunu öyle bir ayarlıyor ki, motosikletin momentumu arkayı yukarı almasına rağmen denge hiç bozulmuyor. Bu, inanılmaz bir core (merkez bölge) kuvveti ve binlerce saatlik antrenmanın eseri… Öyle ben de yaparım lan demekle yapılacak iş de değil…
Son olarak, bu hareketin takım mühendisleri üzerindeki etkisini de es geçmemek gerek. Yamaha’da başladığı bu teknik devrimi şimdi BMW ile sürdüren Toprak, süspansiyon ayarlarından frenleme noktalarına kadar birçok veriyi yeniden tanımlamaya zorluyor takımlarını. Artık motosiklet mühendisleri de bu tarz agresif sürüşleri destekleyecek sistemler tasarlıyor.
Toprak Razgatlıoğlu’nun bu devrim niteliğindeki sürüş tarzı, yalnızca pistte değil, yarış kültüründe de bir değişim yaratıyor. Belki de 10 yıl sonra SBK’nin yeni jenerasyon sürücüleri onun tekniğini “standart” olarak kabul edecek. Ama biz biliyoruz ki bu stilin adı hep onunla anılacak…
— Toprak Tekniği…