Çelik Halatlar…

Kopması imkansız gibi görünen kalın çelik halatlar düşünün.  Havada asılı duran tıpkı anadolu yakasını asyaya bağlayan köprüler gibi en büyük rüzgarlara, en sert hava koşullarına, tonlarca ağırlıktaki araçların üzerinden yürüyüp gitmesine kadar. Rüzgar ne kadar sert eserse essin, hayat ne kadar sert olursa olsun, üzerindeki ağırlık ne kadar fazla olursa olsun yinede dayanıp bağlarını koparmayan çelik halatlar…

Herşeyin bir dayanma gücü var…

Çelik halatlar gibi insanların da, hayvanların da, bitkilerin de aklınıza gelebilecek her türlü şeyin bir dayanma sınırı vardır. Bu sınır ne kadar yüksekte olursa olsun çevreye bağlı etkenler yavaş yavaş da olsa dayanma gücünü aşağılara çekmeye başlar.  İlk başlarda umursamazsınız yinede ayakta kalacağınıza “Ne var ki birkaç damla su” denilip geçilecek şeyleri üst üste göğüsler ve kaldırmaya başlarsınız.  Sonunda hayat kazanır ve dayanma gücünüz sınırlarına ulaşır.  Kaldırabileceğinizden fazlasını kaldırmaya benzer belki kaldırdığınız ağırlık size göre hiçbirşey ifade etmez ama sırtınızda olduğu müddetçe sizi yorar bir süre sonra iflas etmenize neden olur.  Elinizden gelen hiçbirşey yoktur.  Tutunmak için birşeyler ararsınız hatta sımsıkı tutunup düşmemeye ve ayakta kalmaya devam edersiniz.

Hep merak etmişimdir…

Acaba hergün yağan onca yağmur damlası kocaman köprünün çelik halatlarına hiçbirşey yapmıyor mu? Hafiften de olsa o küçük yağmur damlaları kocaman örülü çelik halatın içerisine sızmıyor mu? Yağmur damlası ve hava birleştiğinde metalin üzerinde oluşacak ilk şey paslanmadır.  Paslanan metale eğer bakım yapılmazsa içten içe çürüme başlar ve sonunda dağ gibi örülü kocaman çelik halat üzerindeki yükü kaldıramaz.  Belki binlerce ton yüke dayanıklı olan çelik örgü halatlar bir süre sonra üzerindeki yük ve çevre koşulları ile dayanıksız bir hale gelir.

Elbetteki bakım yapılıyordur…

Bakım sadece köprülere, otoyollara, arabalara, bilgisayarlara yada diğer eşyalara yapılmaz. Onarım insana da yapılmalıdır.  İnsanlar da bir dereceye kadar dayanabilir.  Bu dayanak noktsası ise bazen o kadar çok yıpranmıştır ki en ufak bir darbe ile çökmeye, yaşam sevincinin bir anda yerini yaşam nefretine bırakabilir.

Dağ gibi örülü olsan ne yazar…

Sana bakacak, seni onarıcak, seni dinleyecek, sırtındaki yüklerin hiçbirşey ifade etmeyeceğini anlatacak biri olmadıktan sonra neyi ifade eder ki? Birkaç damla asit nasıl ki kocaman çeliği eritebiliyorsa,  birkaç damla su nasıl ki kocaman çeliği çürütebiliyorsa insan da birkaç damla gözyaşı ile yıkılabilir…

Not: Bu bir deneme yazısıdır.

“Çelik Halatlar…” üzerine 4 yorum

  1. Not: Bu iyi bir deneme yazısıdır. Haklısın Onarım insana da yapılmalıdır.Ve her insanın yanında bu onarımı yapabilecek bir dostu olmalıdır.Aksi takdirde zorluklarla başa çıkamayabilir insan.Her zaman motive edecek deyim yerindeyse gaz verecek bir dost lazım insana.

    Yanıtla
  2. Celik malzemelerin disina korozyonu onleyici ( koruyucu ) kimyasallar kullanilir. Bu sayede suyun celik yuzeye temasi engellenir. Insanlarda esasen boyledir, dislarinda hep sert bi kabuk vardir. Kimisinde bunu asmak kolay, kimisinde ise zordur. Onlari disaridaki asidindirici kuvvetlere karsi koruyan bu sert kabuklaridir. Bazende hayati iskalamalarina neden olan..

    Yanıtla
  3. Üniversitede aldığımız statik ve dinamik yüklerle ilgili dersler aklıma geldi bi an. Özellikle asma köprüler (boğaz köprüleri) incelemesinde.

    Bir gerçek : Birinci boğaz köprüsü ikincisine göre inanılmaz güvensizdir. Sebeb eski olması değil köprüyü taşıyan halatlara binen yükün birincisinde çok daha fazla olması bu yüzden de riskin yüksek olmasıdır. Halatlar birincisinde eğimlidir ikincisinde diktir. bu yüzden birincisinde yükler olduğundan fazladır.

    Halatlar yapılırken kullanılan çelik bağlar bir çok çelik ipçiğin birleşimlerinden oluşur. ve her ipçik yalıtımlıdır. korozyona karşı boyalarla çok katlı olarak boyanırlar. Hele ki tuzlu su üzerinde durduklarını düşünürsek. Ayrıca hatırladığım kadarıyla kullanılan çelikler bildiklerimizden çok farklı yöntemlerle üretilmişti (malzeme dersine çok önem vermediğim için emin de değilim)

    Yanıtla

Yorum yapın