251 Pendik / Şişli Uyku Yolcusu Kalmasın…!

İş yerim Mecidiyeköy’de ve Pendik’te oturuyorum.  İşe gidebilmemin en rahat ve kolay yolu 251 Pendik / Şişli otobüsleri.  Aslında 500ES otobüsleri ile de aynı şekilde işe gidebilirim. Fakat 500ES malesef ki çok kalabalık bir otobüstür.  Özelliklede 500ES maceralarımdan sonra pek tercih etmediğimi belirtmek isterim.

İşe gidebilmek için farklı alternatiflerimde var. Mesela 130A – 130 Tuzla / Kadıköy İETT otobüslerine binip Metrobüs durağında indikten sonra Metrobüse binip işe gidebilirim.  Bunun yanı sıra 2. köprü alternatifi 500T otobüslerine binip 4 levent metroda inerek metro ile mecidiyeköy yapabilme ihtimalimde var. Fakat 2 saate yakın bazen 2 saatden de fazla süren yolculuğum sırasında ayakta yol gitmek açıkcası pekte keyifli olmuyor.

251 Özel Halk otobüsü ise Pendik durağından genelde boş geçer.  Otobüste mutlaka boş koltuk vardır.  Hele ki sallana sallana giden otobüsün arka koltuğuna kafayı cama yaslayıp uyumak gibisi yoktur… Tek tercihim 251…

Sabahın köründe yola çıkmak insanı bazen sersem yapabiliyor. Hele ki gece saat 03:00’da bilgisayar başından kalktıysanız sabaha dinç bir kafa ile başlamanın ne kadar imkansız olduğunu biliyorsunuzdur.  Afyonum patlamadan yine her sabah olduğu gibi bu sabah’ta yola koyulmuştum…

Güneşin ilk ışıkları ile ortam sıcaklığı artarken havanın ne kadar ısınacağını sabah güneşi ile tahmin edebiliyordum. Evden bir hışımla çıkıp yola koyulmuştum.  Çantamdan gelen titreşimle biran kendime geldim.  Biri arıyor gibi gelse de Cep telefonumun alarmının çaldığını o kafayla yürürken fark etmem biraz zamanımı almıştı. Kendime gelmem için biraz daha yürüyüp açılmam gerektiğini biliyordum.  Tepeye doğru çıkarken Pendik Dörtyol köprüsü ufukta belirmişti.  İtlerin kol gezdiği boş sokaklarda tek tük insanlar yola koyuluyordu.  20 dakikalık yürüme mesafesinden sonra 251 Pendik Şişli hattının durağına gelebilmiştim.

Aslında E-5 karayolunun üst tarafından Gebze – Harem minibüsleri geçiyor. E-5’i karşıya geçip 50 metrelik çim tepeyi tırmandıktan sonra Gebze-Harem minibüsleri ile Pendik Dörtyol’a ulaşabiliyorum. Evim E-5’in yanında fakat minübüsler E-5’in üst tarafından geçtiği için yolun karşına geçmem lazım.  Sabah sersemliği ile karşıya geçmek hem tehlikeli hemde zor 🙂

Hele ki Gebze-Harem minübüsçüleri ile uğraşmak daha da zor..!

Bazen polis maltepe civarında pusuya yatıyor ve ayakta yolcu alan Minübüslere ceza kesiyor.  Bunu bilen Gebze-Harem şöförleri bazı sabahlar yolcu almadan dümdüz geçiyorlar.  Başka zaman olsa ağzına kadar 50 kişiyi zorla sığdıran minübüsçüler polis kontrolü olduğu günlerde hiç yüzümüze bile bakmaz…

20-30 dakika boş bir minübüs bile beklediğim oldu.  500 metre öteden sellektör yakıp korna çalarak müşteriyi karşılayan selamlarını Gebze-Harem yolcuları iyi bilir. Hiç minübüse binecek gibi bir haliniz olmasa da yolda yürümeniz yeterli. Dibinize gelinceye kadar 500 metre öteden korna çalıp sellektör yaparak size selam verirler.  Bazı zamanlar bu selamı o kadar abartırlar ki içimden töbe töbe diye seslendiğimi suratlarına bakarak anlatmaya çalışırım.

Birde Mimlediğim şöförler var. Beni Maltepe’de polis kontrolü var olduğu için boş minibüse bile almayan minibüsçü abilerimin plakalarını tek tek alıyorum.  Bu minibüslere asla ve asla binmem.  Birde keyiflerine göre gaza basıp keyiflerine göre durakta dakikalarca bekleyenler var.  İşlerine geldi mi hiçbir trafik kuralını sallamayan ve emniyet şeridinden devam etme yeteneğine sahip minübüsçü abilerim işlerine gelmediğinde yolcu bile almazlar. Madem öyle bende plakalarını alırım ve o minibüslere asla binmem. Cep telefonumun notlar bölümünde 10larca plaka yazılıdır.

Neyse konumuz 251 Şişli Pendik hattı…

Durağa yavaş yavaş yanaşan 251 hattının yolcuları da özeldir. Genelde hep aynı yüzleri görürüm. Nadiren yabancılar biner ve binerken mutlaka  “…… ‘ya gideceğim oradan geçiyor musunuz?” diye yabancı olduklarını gösterirler. Yolcuların tamamına yakını otobüsün beşik gibi sallanan ritmine,  fren yaptığı zaman havalı amortisörlerin üzerine gömülen kocaman çift katlı otobüsün uyku gücüne kolay kolay dayanamazsınız.

2 saate yakın yolculuk süresi ve yavaş yavaş giden araçta 2. katın keyfi ayrıdır.  Üst katta cam kenarlarını herkes kapışır. Cama kafayı dayayıp otobüsün sallantısı ile bütünleşmek beşik gibi sallantısı ile uykuya dalmak gibisi yoktur. Sürekli gidip geliyorsanız vucut artık kocaman koltukta hemen hemen her türlü pozisyonda uyuma kaabiliyeti kazanabilirsiniz.  Koltuklarıda çok rahattır.  (Bazıları hariç plastik koltuklu olan bir tanesi var. Asla ona binem bir sonraki otobüsü beklerim) Bazen ayaklarınız tam sığmasa da yan koltuk boş olduğunda rahatlıkla uzanıp tatlı bir uykuya dalabilirsiniz.

Gece yolculuğu ise bambaşkadır. Otobüs yolcusunu aldıktan sonra üst katın ışıkları bir güzel kapatılır.  Hava soğuk olduğu zamanlarda camların buğu yapması gece yolculuğuna ayrı bir tat katar.  Mecidiyeköy’den bindiğimde köprüye gelmeden mutlaka uyumuş olurum. Sabahları ise Pendik’ten bindiğimde Kartal durağını görmeden cama kafamı dayamış ve uyumaya başlamış olurum.

Ne keyiftir bilir misiniz?

Hani dedim ya sürekli yolculuk yaptığınızda vucut uykuya alışıyor.  Öyle bir alışıyor ki ineceğim durağa gelmeden 3 dakika kadar önce uyanıyorum.  Arada bir 2-3 durak kaçırdığımda oluyor. Gözlerimi Şişli’de açtığım zamanlarda olmuştur.  Fakat uyku sırasında nasıl bir duygudur bilmem ama gözlerimi açtığımda Mecidiyeköy ‘e giriş yapıyor olurudum…

Yolcular birbirlerini tanırlar…

Bazen selam verdiğim yolcular dahi var. Adını bilmem nerde çalıştığını bilmem hatta hiç tanımam. Aynı otobüse bindiğim ve aynı durakta indiğim için birçok kişiyi sima olarak tanırım.  Otobüse binerken ve inerken bir güzel selamlaşırız…

Geçenlerde gözlerimi açtığımda neye uğradığımı şaşırmıştım.

Hani dedim ya bazen uykunun tadına yenik düşebiliyoruz…. Yanınızda oturduğunuz kişi ile samimiyetiniz uyku vaktinde artabiliyor.  Birkaç gün önce gözlerimi açtığımda durağa az kaldığını fark ettim. Fakat sol omzumda müthiş bir ağırlık hissettim. Kafamı çevirdiğimde yanımda oturan hanımefendinin omzumda uyuyakaldığını fark ettim. Hani o anda hiçbirşey düşünemiyorsunuz. Bir yandan durağa yaklaşma heyecanı inmem lazım… Diğer bir yandan yanımdaki hanımefendiyi nasıl uyandıracağım sorusu…

Neyse ki otobüs şöförü bu işleri iyi biliyor….

Frene artık nasıl bastıysa yanımdaki kızın öndeki koltuğa yapışması bir oldu.  Hatun kendine gelmeye çalışırken ben inmek için izin istedim. Paldır küldür üst katın merdivenlerinden aşağıya inerken otobüs kalkmak için heyecan yapıyordu.  Otobüs şöförü genelde kapıları kapatmadan arabayı kaldırır. Kapıya yanaştığımda kendimi rahatlıkla dışarı atabiliyorum.  Bir hışımla otobüsten atladıktan sonra saatime göz geçirip simit sarayının yolunu tutarım.

Simitçi de bir türlü öğrenemedi..!  (Devamı bir sonraki yazımda…)

“251 Pendik / Şişli Uyku Yolcusu Kalmasın…!” üzerine 9 yorum

  1. Şu İstikbal reklamındaki gibi: ‘Türkiye’nin en iyi uykusu’ 😮

    4 yıl boyunca Adapazarı Ekspresi ile Bostancı-İzmit arası mekik dokuduğum için yaşadıklarını anlayabiliyorum. Şu durağa gelmeden kendiliğinden uynama meselesi de çok ilginç gerçekten. Çoğu insan aynı şeyi yaşıyor; biyolojik saat kendini ayarlıyor 😉

    Yanıtla
  2. Vallahi yazınızı okurken çok büyük zevk aldım.Bende sizinki kadar olmasada sabahları buna yakın işkenceler çekiorum işe giderken.Allah kolaylık versin.

    Yanıtla
  3. Uzun yolculukları bilirim. ONlarca şey yaşanıyor İstanbul yollarında.

    Plaka olayı çok güzel. Bir dönem çalışıtığım yerde de aynısını yapmıştım. Hatta taksi durağında bile sabıkalı taksiciler vardı (gece 1e kalınca çağrılan taksiler) Geri gönderdiğim çok olmuştu.

    Ama bir konuda merakımı giderirseniz sevinirim? Niye Avrupa yakasında bir yere taşınmayı düşünmüyorsunuz? Metrobüs+Metro sayesinde mecidiyeköy bir çok nokta için ulaşılabilir durumda.

    Günde 4-5 saatlik yol çekmekten daha kolay olmaz mı ? Bir çok sebeb söyleyebilirsiniz eminim. Ama şahsen o kadar zaman bir ulaşımtaşıtında yol almak uzun süre sonra metobolizmaniz için iyi olmadığını farkedeceksiniz emin olun.

    Ben üsküdarda oturuyorum. bir önceki işim gebzede olduğu zamanda bostancıya taşınmıştım. Her gün 1.5 saatten fazla zamanım bana kaldığını farketmiştim. Kira konusunda ise mecidiyeköy çevresinde bir işe başlama ihtimalim sırasında epey araştırma yapmıştım. Gayet güzel ve ucuza evler bulmuştum.

    Boğazköprüsü yazınızda da size muhalefet olmuştum. Ama görüyorum ki işyeri ve yaşam bölgeniz arasındaki seçiminiz size köprüyü mantıklı göstermekteymiş. 🙂

    Yanıtla
  4. gebze hareme laf atan arkadas. arabada 3 tane sofor calısıo ve buda demek oluokı bı arabadan ortalama bı aıle 4 kısı ıse 12 kısı ekmek yıyor. ve ayakta yolcu almasa 12 deıl 2 kısı anca gecınır. aman plakaları unutma al benım plakamıda vereyım sakın unutma ama not al 34 M 5661 😀
    ceza konusuna gelınce goz gore gore neden ceza yıyeyım. sen hıc haftada 5 6 kere ceza yedın mı de konusuon.

    Yanıtla
  5. Mecidiyeköye en kestirme nasıl giderim diye araştırıyordum ki yazınıza denk geldim. Bir çırpıda okuduğum yazinizdan sonra dedim ki boşver kestirme alternatif yollar aramayi Betüş, bin 251e bir güzel uyku çek. ☺

    Yanıtla

Yorum yapın