Yaş 27 sence çok mu geç ? Bir ilkbahar akşamı ılık ve rüzgarlı… yalnız ve sessiz bir genç yalnızlık o kadar derinden
işlemiş ki.. Hayatında ki insanlar o kadar değiştirmiş ki artık bir felsefe yada prensip diyebilirsiniz. “Tüm Sevda Acılarını
Taşırım Gönlümde Fakat …
… Yalnızlığımı Hiçkimseye Değişmem ” diyor. Güneş her akşam batıyor hersabah yeniden doğuyorsa tarih tekerrür ediyorsa en
büyük acılar yeniden kalbine saplanıyorsa neden olmasın ? Fakat bazen korku, korku o kadar işliyorki bedenine kalbindeki
belki onlarca değil birkaç kesik yetiyor geçmişe bir yolculuğa.. Elbetteki bir gün hayatında birisi olacak sonuna kadar
diyorlar sadece …
“GÜL”
17 yaş belki çok erken ? belkide tam zamanı bir aşk için öyle bir aşk ki dünya umurunda değil… sanki yeniden doğmuş
yeniden yepyeni birisi var karşısında .. Fakat her aşkın sonunda mutluluk yok ki olmadı da zaten sadece bir platonik olarak
kaldı.. Zaten daha ileriye gidemezdi onun için daha ilerisi karanlık acı dolu ve sessiz.. Fakat bir kor düştü kalbinin içine
sonra pencereleri sürgüledi.. Günler geçti aylar oldu o içindeki kor öyle bir alevlendi ki içine sığmaz oldu taştı o soğuk ve
karanlık kalbi yanıyordu alev alev sonuçlarına katlanmak zorundaydı ya katlanacak yada kendi yanacak ..
“Ah Ela gözlüm ah.. Sende olasın benim gibi…” Suçu neyse bir beddua belkide Haluk abi haklıdır. Ya sizce ?
“FERAH”
O yanmayı tercih etti alev alev yandı … Sonra o ateş söndü kül oldu… Yine eskiye döndü yine karanlık sessiz ve soğuk.
19 yaş daha iyi mi sizce ? yine aynı senaryo ne bir cesaret nede bir … tarih saki tekerrür ediyor..
Hani Sezen Aksu der ya “GÜLÜMSE” Belki şehre bir film gelir bir güzel … Ne iklim değişiyor nede karnın doyar.. Hadi
gülümse evet gülümsemek istiyor.