Kaptan Müsait Bir Yerde İnecek Var…

Dur, yürü, koş, sıkışalım lütfen, ilerleyelim sözleri size ne ifade etti. Durun  hiç düşündürmeden size söyleyeyim.  Meşhur minibüsçü arkadaşlardan bahsediyorum. Sabah erkenden yola çıktığımda bazen minibüs bazen de otobüsleri tercih ediyorum.  Eğer otobüsüm geç kalırsa mecburen minibüsçülerin kahrını çekmekteyim. Otobüsümün 15-30 dakika gecikmesi benim trafiğe kalmama sebep olacağı ve geç kalabileceğim için minibüse atlayıp E-5 üzerinden başka bir otobüse binmeyi her zaman tercih ederim.

Fakat her zaman planlarınız tutmayabilir…

Yine meşhur ÖHO otobüslerini durakta dikilerek bekliyordum. Sabah saat 07:00 civarı ve müthiş bir ayaz var dışarıda rüzgar İ.E.T.T durağının altından sessizce giriyor ve paçalarımın arasından içime buz gibi bir şekilde işliyordu. Hareketsiz ayakta beklerken rüzgarın sizi ne kadar çok özlemişcesine sarılıp sarmaladığını görmelisiniz. Sanki 40 yıldır sizi görmemiş ve sabahın köründe paçalarınızın arasından sırtınıza kadar bir güzel sarılmakta.

Arada kendime gelip hareket ediyor biraz da olsa ısınmaya çalışırken saatimi kontrol etmeye başladım.  Saat 07:25’i gösterdiği zaman gelmesi gereken 2 otobüsün birden geç kaldığını içime işleyen rüzgara inat beklesem mi? Yoksa minibüse mi binsem? Sorularını aklımda kavga ettiriyordu. Sonunda ilk gelen minibüse atlayıp E-5 üzerinden başka bir otobüsle devam edebilmek zorunda kalacağımı kendime zorla da olsa inandırmaya çalışıyordum. E-5’de tekrar otobüse binip yoluma devam etmek zaten kaybettiğim 30 dakikanın üstüne bir 30 dakika daha eklemek demekti.

Minibüsçü arkadaşların da keyfine değecek yok.  Diledikleri zaman yolcu alırlar, diledikleri zaman almazlar,  E-5’in ortasında frene asılıp bariyer kenarından yolcu almaya çalışırlar.  Tabiki hepsi değil. Bir kısmı aslında şofördür ve para kazanmak kolay iş olmadığı için farklılık gösterirler.

Eğer minibüs şoförü yavaş gidiyor, her durakta durup yolcu bekliyor ve ışıklarda duruyorsa emin olun ki kesinlikle bir şofördür ve akşama kadar hem patronunun hemde kendi kazancını çıkartmaya çalışır. Eğer şoför değilde minibüs sahibi ise emin olun kafasına göre durur, bekler, gaza basar, trafik ışıklarını takmaz, emniyet şeridinde ceza yiyeceğini bile bile cirit atarlar.

Yine bu tarz bir arkadaş karşıdan geliyordu. Minibüsün hızına yoldaki gaza basa basa gelişinden belliydi. El kaldırmama rağmen pek de yolcu alacak gibi bir niyeti yoktu. Son anda karar değiştirmiş olsa gerek bir anda durağa kazıklamasına fren yaparak yanaştı. Yanaştı yanaşmasına fakat kapıları açmak minibüsçü arkadaşa zor geldi.

Kaptan kapıyı açar mısın?

Adam kapıyı açmadan bastı gitti.  Belki de birisi inecek var dedi ve minibüsü durdurmuştu sonradan vazgeçmiş olsa gerek ki minibüsçü artist abimiz artislik bir hareketle topukladı.  Minibüs kapısına benim gibi yanaşan 3-4 arkadaş hep birlikte arkadaşın akrabalarını bir an için bile olsa ziyarete gittik. Hele ki 30 dakikadan fazla sabah ayazında kar altında beklemişken, hele ki 2 otobüs gelmemişken bir minibüsçünün bunu yapması hep birlikte akrabalarını iyi niyetle anmamıza sebep oldu.

Peki diğer minibüs?

Bir sonraki minibüs arkadan göz kırparak ve neşeli çocuklar gibi kornasına basarak geliyordu.  Sanki yeni sünnet olmuş çocuklar gibi elinde korna ile sağa sola neşe saçarak, aracın farları ile bize göz kırparak yanaşıyordu. Bu sefer ki kapıyı açmıştı açmasına ama minibüs içinde adım atmayı geçtim basamaklarda bile durmak imkansızdı. Artık 50 kişi mi yoksa 100 kişi mi sıkışarak o minnacık minibüse dolmuştu bilemiyorum…

Otomatik kapı fısıldayarak açıldı açılmasına ama içeriden sinirli sesler yükseliyordu. Kaptan daha ne alacaksın? Yuhh artık akraba olduk yürü git… Rekor mu kıracaksın adama bak bir de durmuş yolcu alacak nereye sokacaksın bu kadar insanı?

Anladım ki minibüsçü arkadaş şoför ve işi iyicene abartmış. Topladığı insanları Winrar’ın sıkıştırma algoritmasını çözmüşcesine sıkıştırmış üstüne üstlük bir o kadar daha yolcu alırım gibi mırıldanıyordu.

Bugün şansıma küstüm…

Saatim 07:55’i gösterirken ne gelen otobüs vardı ne de yolcu alan minibüsçü. Sıradaki gelsin diye kendi kendimi avundururken ufukta bir minibüs şoförü daha bu sefer de ben inat ettim. Binmeyeceğim ulan binmeyeceğim otobüsü bekleyeceğim diye titremeye başlamıştım.  Soğuk rüzgarın bana sımsıkı sarılmasına artık aldırış etmiyor, beynimde inleyen soğuk, soğuk, çok soğuk hislerini bir kenara def etmeye çalışıyordum.  Arkadan meşhur ÖHO otobüsü görünmüştü bile minibüsçünün hevesli ağırdan ağırdan gelişi durakta bekleyen herkesin gülümsemesi ve hareketlenmesi ile kendini kurtarıcı kahraman zannetmesine sebep olmuştu. İlk defa nizamı durağa yanaşan bir minibüs şoförü görmüştüm

Hevesi kursağında kaldı.

Minibüsçü ne kadar nazik ne kadar keyifli ne kadar güzel dursa bile daha kapıları açmaya fırsat bulamadan herkes hemen arkasından durağa giren ÖHO otobüsüne koşturmamızla son bulmuştu.  Oh olsun içine otursun diye daha önce durmayan ya da ağzına kadar yolcu ile dolu fakat gözünü dolduramayan minibüsçülere inat diye ceza veriyordum.

Oh olsun…

Adamın belki de hiç suçu yoktu fakat durakta ayakta buzdan adam olduş 7-8 kişilik insanların hışmına uğramıştı. Herkes koşarak arkadaki otobüse atladı. Minibüsçü avcunu yalarken otobüs içindeki sıcaklık yüzüme kombinin sımsıcak peteklerine yaslanmışcasına bir his uyandırmıştı.  Minibüsçülere inat otobüse atladık.  Otobüs de ağzına kadar doluydu tabi işine gelirse arkadaki otobüs belkide kaç saat sonra gelecekti.

Normalde 10 dakikada bir gelen ÖHO otobüsü bir kurtarıcı edası ile bizi içine almıştı. İçeride ayakta da olsak sıcaklık içimi ısıtmıştı. En azından kendime gelmiştim. Bana sarılan soğuk esintiler yerini sıcak kanlı elektrikli battaniyelere bırakmıştı.  Egzoz kokusu ile bütünleşen otobüs ısıtmaları ara sıra öksürtse bile yaşadığımızın hedefime ulaşmak için ilk adımı attığımın keyfini kazandırıyordu.

Arkalara doğru ilerleyelim lütfen… Daha ileride buz adam olmuş bir sürü yolcu var onlara da yer açalım…

“Kaptan Müsait Bir Yerde İnecek Var…” üzerine 4 yorum

  1. küçük şehirlerde yaşamanın avantajları işte burda başlıyor sanırım 🙂 trafik sıkıntısı yok otobüs dolmuş sıkıntısı yok

    Yanıtla
  2. Bir roman gibi sonunu merak edercesine okudum. (: Aynı dert tasa herkesde var sanırım. Ama ben paçarımın altından giren soğuga bir nebzede olsun çözüm buldum. İçime tayt giyiyorum. 😀

    Yanıtla

Yorum yapın