Sosyal Siyasi

Malumunuz seçimlere sayılı günler kaldı ve hızla tükeniyor. Siyasi partiler, gazeteler, seçim uzmanları, profesörler, hemen hemen herkes bu konuda araştırmalar yapıp gelen istatistiklere bakarak durumu halka iletmekteler.  Doğal olarak da güzel projeler karşımıza gelmeye başladı. Bugün siz değerli okuyucularıma teknolojinin nimetlerinden biri daha olan Sosyal Siyasi’den bahsetmek istiyorum.

SosyalSiyasi.com ülkemizin değerli siyaset adamlarının internet üzerindeki etkileşimlerinin en can alıcı noktalarını kullanıcılarla paylaşmaktadır. İnternet ve twitter’ı kullanan siyasi parti liderlerini omuz omuza takip eden SosyalSiyasi.com  Twitter üzerindeki paylaşımları listeyerek izlemenizi sağlamakta.

Siyasetçiler sosyal medya üzerinde kendi çalışmalarını başlattığı şu günlerde aktif olarak twitter gibi birçok platformu kullanmatalar. Özelliklede internet dünyasında Seçim 2011’i Somedya’nın taramakta olduğunu ve Fan sayfası üzerinden son konuşulma durumlarını sizlere daha önce aktarmıştım.  Siyasetçileri ise bir bir takip etmenize de gerek yok. Bugün neler olmuş? Kim ne paylaşmış? Hangi konular üzerinde tartışmalar sürüyor? Hangi haberler ön plana çıkıyor? Gündemin önemli konuları nelerdir? gibi Siyasetçilerin dilindeki bu tip konuları SosyalSiyasi.com üzerinden okuyabilmektesiniz.

Ayrıca bu projede paylaşılan tüm içerikler data olarak tutulmakta ve analiz yapılabilmekte. Bir nevi medya takip sisteminin siyasetçi twitter versiyonu olduğunu düşünebilirsiniz.

Proje sayfası; http://sosyalsiyasi.com/

Friendfeed; http://friendfeed.com/sosyalsiyasi

Twitter; https://twitter.com/#!/sosyalsiyasi

“Sosyal Siyasi” üzerine 4 yorum

  1. Gözümde 5 para etmez siteler oluşumlar.

    Biraz profesyonelce çıkın karşımıza ya çok mu zor?

    Bu siteye koymuşlar partilerle alakalı twit akışları bir de anket sayfası oldu bitti. Yığınla var her seçim öncesinde türüyor böyleleri. Hatta tarafsızız deyip parti odaklı oluyorlar daha da acınası.

    Ancak eşe dosta söylerek bloglara duvarlara duyuyarak hit alırlar 🙂

    Size de güldüm Hamza Bey. Teakolik kalitesini neden böyle şeylerle düşürüyorsunuz?

    Yanıtla
  2. @Kerim
    Tarafsız olarak duyurularda bulunuyorum. Birçok kişi bu tarz siteleri inceliyor ve hatta istatistik tutuyorlar. Faydalı gördüğüm için paylaştım. Sanırım farklı düşünüyoruz.

    Yanıtla
  3. CHP ZİHNİYETİ (CEHENNEME HAREKET PARTİSİ)
    Öyle bir zihniyet ki
    İttihat ve Terakki zihniyetini iyi okumak lazım. Bu zihniyet evrimcidir, çevrimcidir, devrimcidir. Bu zihniyet mensuplarının partilerinin, kurumlarının, kuruluşlarının, sendikalarının, yayın organlarının farklı olması bizi yanılgıya düşürmemelidir. Bu zihniyet tekamülün ve tahammülün dışında her şeye açıktır.
    Bu zihniyet evrilmiş, çevrilmiş, devrilmiş ve siyaset sahnesine “Halk Fırkası” olarak çıkmıştır. 9 Eylül 1921’de kurulan Halk Fırkası, isminin başına “Cumhuriyet” kelimesini 10 Kasım 1924’ te almıştır.
    Niçin mi?
    Bende bilmiyordum ama araştırıp öğrendim.
    Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan (CHF) ayrılan bir kısım milletvekilleriyle birlikte 17 Kasım 1924’ de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) kurulur. Genel Başkanı General Kazım KARABEKİR’dir.
    Partinin programında; “Genel olarak hürriyetlere taraftar, halkın hâkimiyeti, dini düşünce ve inançlara saygılıdır.” İfadeleri yer alır.. Hatta, Parti Tüzüklerinde; “Halkın dinî hissiyatına tercüman olacağız.” diye bir beyan var..
    Bu cümle, Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından, ‘İRTİCAYA PRİM VERMEK’ olarak değerlendirilir..
    Şeyh Said isyanı, İstiklâl Mahkemelerinin çok geniş yetkilerle kurulmasına ve Takrir-i Sükun Kanunu’nun çıkmasına sebep olur…
    İstiklâl Mahkemeleri, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mensuplarının irticai (!) faaliyetleri hakkında, sürekli Hükümeti ikaz eder.. Önce Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi kendi yetki alanında bulunan TCF. Şubelerinin kapatılmasına karar verir. Bilâhare Hükümet de, Takrir-i Sükûn Kanunu’na dayanarak, 3 Haziran 1925 tarihinde, bütün memleket de İRTİCA’yı tahrik ve teşvik etmesi (!) nedeniyle,Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılması kararlaştırılır.
    Böylece, Cumhuriyet tarihimizin 6 ay, 16 günlük 2.nci Siyasi Partisi, İrtica suçundan yargılanıp idam edilerek, Mürteciler mezarlığına defnedilir…
    1930’larda kurulan “Serbest Cumhuriyet Fırkası” da, Menemen hadisesi bahane edilerek, yine aynı İRTİCA suçlamalarıyla, TCF.’nın akıbetine uğramaktan kendisini kurtaramaz…
    Bu ittihatçı zihniyetin arka planında da, ön planında da, kendi halkına güvensizlik, kendi milletinin millî ve manevi değerlerine yabancılaşma vardır..
    Bugün CHP’nin temsil ettiği bu zihniyeti, daha net olarak anlayabilmek için, tarihteki şu hadise önemli ipuçları vermektedir…
    Düşman mağlup olmuş kaçmaktadır.. Ordumuz da onun peşine düşmüştür.. Garp cephesinin meşhur kumandanı İsmet Paşa, bu zafere burun kıvırarak:
    -“Asıl düşman içimizdedir.”der… Sahi, aklıma geldi;
    -“Köylüun çuvalına benzer, vurdukça tozar.” Diyen de İsmet Paşa değil miydi?..

    İşte CHP zihniyeti bu..
    CHP zihniyeti; Hep halkın değerleriyle kavga etmiştir..
    CHP zihniyeti: “Asıl düşman içimizdedir.” paranoyasıyla, halkı hep düşman görmüş, vs savaşını halka karşı sürdürerek, hiç demokrat olamamıştır!..
    CHP zihniyeti: Hep kendi uydurduğu ilkeleri, milletin istek ve değerleriymiş gibi sunmuş, sonra da milleti bu değerlere uymamakla suçlayarak, cahillikle, gerilikle, gericilikle itham etmiştir..
    CHP zihniyeti: Kendisinin inanıp iman ettiği 6 ok ilkelerini, halkın inanıp iman ettiği “AMENTÜ”nün 6 esasından üstün görür…Dolayısıyla, herkesten kendi amentülerine kayıtsız şartsız iman etmelerini ister!.. LÂ.. diyenlere hayat hakkı tanımaz…
    CHP zihniyeti: Milliyetçiyiz, der..Milleti millet yapan ne kadar kıymet hükmü varsa, bit pazarında satar!.. Milleti yaşatan değerleri, siler süpürür, çöpe atar…
    CHP zihniyeti: Cumhuriyetçiyiz,der!.. Cumhuru tanımaz…Cumhurun inancına, tarihine, kültürüne hakaret eder.Cumhurun göksü imanlı, ağzı dualı,eli tesbihli, eşi örtülü, alnı secdeli olanından cüzzamdan kaçar gibi kaçar… Çağdaş uygarlık seviyesine çıkamayışlarının tek müsebbibi olarak onları görür.. Cumhuriyet idaresinde, cumhurun idareye talip olmasını idamlık suç olarak görür CHP zihniyeti…Çünkü cumhur; idare etmek için değil, idare edilmek için vardır.. Vergi vermek içi vardır… Çağrıldığında koşa koşa gelmek, kovulduğunda sessiz sedasız gitmek için vardır… Cumhur, Cumhuriyet Bayramlarında protokolde gölgede oturan Beyzadeleri, yaş da, yağmur da, güneş de, ayakta alkışlamaları için
    CHP zihniyeti: Halkçıyız der..Ama halkın ne dilinden anlar, ne halinden anlar!.. O’nun hangi şartlarda yaşadığını bilemez.. ilaçsız, ışıksız bir dağ köyünde, aç susuz kaç geceyi uykusuz geçirdiğini bilemez!.. Hangi zorluklara göğüs gererek , kendini var kıldığını görmezden gelir!.. O, halka rağmen iktidarını sürdürmenin yollarını arar!.
    CHP zihniyeti: Atatürkçüyüz der..Atatürk’ü istismar etmenin daniskasını yapar.Kendi keyiflerini kanun yerine koyarak, devlet dairelerinden Atatürk’ün fotoğraflarını indirir, paraların ve posta pullarının üzerinden O’nun resmini kaldırıp, yerine İsmet Paşa’nın resimlerini basar. Halkın âdetine, örfüne, inancına, yabancı her türlü icraatlarına Atatürk maskesi takarak onu bir silah olarak kullanıp, her türlü kirli tezgahları kurarlar.
    Atatürk’ün; sanayileşme, kalkınma, bağımsız olma, muasır medeniyetler seviyesine çıkma gibi gösterdiği hedeflerin sadece lafını yaparak halkı uyuturlar. Yapmak isteyenlerin de bileklerine kelepçe, ağızlarına kilit, ayaklarına pranga olurlar.
    CHP zihniyeti; ülkenin ve cumhuriyetin sahibi olarak sadece kendilerini görürler. Kendi düşüncelerinde olmayan her kim olursa olsun vatan hainidir, cumhuriyet düşmanıdır. Farklı düşüncelere tahammülleri yoktur. ‘Konuşturmayın vurun.’ mantığı bu zihniyet için hep geçerlidir. Hukuktan değil, guguktan yana tavır alırlar. Darbecidirler, darbe severler, darbecilerin gönüllü avukatlığını yaparlar.
    CHP zihniyeti: Laik olur, laikçilik yapar. Laiklik olmazsa hiçbir şey olmaz. Laiklik her derde devadır. Madem laiklik; ‘ Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Din nasıl devlete karışamıyorsa, devlet de dine karışmasın.’ diyecek olsanız:

    İrtica yine hortladı
    Laiklik elden gidiyor’ diye sahibinin sesi malum medyada, ‘ Topyekun Savaş ‘ manşetleri atılır ve savaş baltaları topraktan çıkarılır. Oysa bu milletin ve oy verip tek başına iktidara getirdiği hükümetlerin, cumhuriyetle ve laiklikle bir problemlerinin olmadığını bir türlü anlamak istemezler. Çünkü maksat kap kalaylamak değil, kıç çalkalamaktır.
    Bir devlet memurunun besmele çekmesine tahammül edemez.Bir memurenin başını örtmesini kabullenemez.. Bir siyaset adamının ‘ Allah ‘ adını anmasını, ibadetini yapmasını; ‘ Dini siyasete alet ediyorlar.’ suçlamasıyla tozu dumana katar, sokaklarda ‘ Türkiye laiktir laik kalacak.’ Höykürmeleri yada havlamaları başlar.
    CHP zihniyeti: İnkılapçıyız, devrimciyiz der. Ne kadar yıktılarsa o kadar yaptık… Ne kadar öldürdülerse, o kadar yarattık. Ne kadar döktülerse, o kadar doldurduk. Ne kadar ağlattılarsa, o kadar güldürdük, der.

    CHP zihniyetini anlatan kıssa;
    50’li yıllarda, bir seçim döneminde CHP’li iki milletvekili Karadeniz bölgesinde seçim çalışmalarına çıkarlar. Bakarlar ki ihtiyar bir nine, dereden testisini doldurmuş iki büklüm halde yokuş yukarı tırmanıyor.
    CHP’li vekiller ninenin yanına varır, elinden testiyi alarak yukarıya kadar çıkarırlar.
    Nine şöyle bir döner vekillere bakar: Yavrum sağolun, varolun ama ben sizi tanıyamadım. Kusura bakmayın, eh ihtiyarlık işte… Siz kimsiniz? diye sorar.
    Vekiller:’ Teyze biz CHP milletvekilleriyiz. Seçim için geldik. Sizden oy istiyoruz. ‘ der demez Karadenizli nine hemen elindeki testiyi ters çevirir ve suyu dökmeye başlarken bir yandan da vekillere gerekli derslerini verir:
    – Be yavrum, bunu neden taa yokuşun dibinde söylemediniz de beni bu kadar yordunuz. Ben bu su ile abdest alacaktım!…
    İşte kadını erkeğiyle, bu millet bu.. Bu anlayışa, bu basirete, bu irfana hayranım ben. Bu zamana kadar olduğu gibi, bundan sonrada bu zihniyetten, bu millete bir hayır gelmeyecektir.

    Çocuk oyuncağını alır, oyuna gider..
    Çoban azığını alır, koyuna gider..
    Öğrenci kitabını alır, okula gider..
    Kaygısız misafir yatıya gider..
    Turp gibi darbeci GATA’ ya gider..

    CHP mi?…
    Gidecek neresi var!
    Onlar da Anayasa Mahkemesi’ne gider..
    Nerede şimdi o mahkemeler?

    Öyle bir zihniyet ki….
    Ar Damarı olsa çatlar!
    Laiklik ve Atatürkçülük adına milletimizi kamplara bölerek birbirine düşman kılan CHP; kendi gibi Kemalist dine mensup Genelkurmay, yargı, üniversite ve medya gücüyle bölücü propagandalar, fasit yasalar ve psikolojik baskılarla yıkımın alt yapısını öyle hazırlamışlardır ki, farklı düşünce ve inanç taşıyan toplumumuzu kin ve nefretle doldurmuş, hak din İslam’a cephe almışlardır.
    CHP’nin değiştirilemez, hatta değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilkeleriyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, apaçık bir CHP diktatörlüğü olup, Müslüman halkına ve farklı etnik taşıyan toplumuna amansız bir hasım olmayı sürdürerek, tabanda da aynı düşmanlığın ve kırılmanın artarak devam etmesine neden olmuşlardır.
    Özellikle Müslüman kadının örtüsünü bir bez parçası, bir irtica ve bir ilkellik gören laik ve Kemalist anlayış, vahye karşı olan habis duruşunu öyle şiddetlendirmiş ki, Müslümanların görsel ve göksel yaşamlarını sınırlandırarak ve dışlayarak kamudan, iş hayatından ve eğitimden uzaklaştırmış; vatanları uğruna canlarını veren şehitlerin geriye bıraktıkları dul ve yetimlerini esarete mahkûm ederek, asla bağışlanamaz ihanetiyle temel hak ve hürriyetlere zincir vurabilmişlerdir.
    Taktıkları türbanlardan dolayı sokakta aşağılanan, hakarete uğrayan ve bulundukları yerden kovulan birçok türbanlı okuyucumun feryatlarına, özel bir sektörde çalışmak isteyen türbanlı üniversite mezunu bir kızımızın da medyaya akseden aşağılanması, Türkiye’nin nasıl bir felakete sürüklendiğine en somut delildir.
    Paradoksal söz ve davranışlar, tutarsızlıklar, yalan, iftira ve komplolar, azılı ve sinsi suçluları cani siper hane müdafaası, totaliter düşünce ve inançlarından dolayı insanları sınıflandırıp düşman hedef bellemesi, onun gerçekte nasıl bir yaratık olabileceği konusunda derin şüpheler uyandırmakta.
    Ataist diktatör merkezli terör örgütlerin, Müslüman aleyhi odakların, ideolojik yargı kararlarının, haksızlık ve bağımsızlığın, hukuk ve adaletsizliğin, inanç ve ibadet esaretinin, bölücülüğün, ayırımcılığın amansız savunucusu, tertipçisi ve teşvikçisi olan CHP; Türkiye’nin en korkunç ve felaketsi tehlikesidir.
    Nerede bir suçlu, lanet, yolsuzluk, rüşvetçi, katliamcı, terörist, kumpasçı, haksızlık ve adaletsizlik var ise; mutlaka orada CHP (ATŞP) vardır. Yeter ki CHP ideolojisinin bir üyesi olsun…
    CHP’yi Mustafa Kemal’in partisi zannıyla destekleyen halkımız; gerçekte haçlılarca şehit edilen kahraman Mustafa Kemal’in yerine geçen Atatürk adlı bir İngiliz tarafından kurularak milli tanrıya dönüştürüldüğü hakikatini bilemediklerinden yıllarca düşmanlarının tuzağını fark edememişler, dolayısıyla şehit kanıyla sulanmış ve din aşkıyla bütünleşmiş vatan topraklarında bir gün dahi yaşaması imkânsız CHP gibi putperest, masonik ve faşist bir anlayışın hayatiyetine izin vererek; kutuplaşmanın, fitnenin, gerginliğin, çatışmaların, terörün, yoksulluğun, hortumculuğun, vicdansızlığın, hukuksuzluğun ve akla gelebilecek her türlü kötülüğün müsebbibi olabilmişlerdir.
    “Laik olmayan insan, insan bile değildir. Onların kanından şüphe ederim”, “Atatürk milliyetçisi değilseniz, vatan hainisiniz”, “Eğer eşlerinizi sizi dinlemiyorlar da dini inancımız falan diyorlarsa, onları boşayın” gibi alçak ve bölücü ifadeler, unutulmamalıdır ki MGK eski genel sekreteri ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi Tuncer Kılınç ve eski Anayasa Mahkemesi başkanı Yekta Güngör Özden’e aitti.
    Sürekli Müslüman Türkiye milletini aşağılayan ve ağza alınmayacak sözlerle tehdit eden Kemalistler, vahye iman etmiş Müslümanları nasıl düşman bellemişler ise, Müslümanlar da onlara hiçbir taviz vermeden karşı koymalıdırlar. Aksi takdirde aşağılık bir köle olmaktan kurtulamazlar. Onların sizlerden razı olmasına, övmesine, itibar göstermesine asla önem vermeyiniz. Onların sizleri nasıl gördüklerinin hiçbir önemi olmamalıdır. Çünkü en büyük güç, itibar ve şeref, Allah ve Resulünün yanında olmaktır.
    Hiçbir din, siyasetten, yani devlet yönetiminden ayrı tutulamaz. Aksi takdirde o din olmaktan çıkar ve basit bir kültüre dönüşür. Kemalizm de tanrısı ve ilkeleri olan bir dindir ve Türkiye’deki siyaseti yönlendirmektedir.
    Önce dinin ve siyasetin ne anlam ifade ettiğini, kavramsal açılımını öğrenin ki, yaratıcınız Allah’ın koyduğu kuralların siyasi mi yoksa kültürel mi olduğunu kavrayın. Vahiy düşmanı Kemalistlerin bir yaratığı tanrı edinerek ilke ve inkılâplarını kutsallaştırıp siyasallaştırmalarının asıl amacını tahlil edin, neden ısrarla irtica adına vahye savaş açtıklarını anlamaya çalışın.
    Çünkü onlar öyle sinsi ve korkaktırlar ki, hedeflerinin doğrudan vahiy olduğunu itiraf etmekten kaçınır ve irtica gibi muğlâk ve yabancı bir kelimenin ardına sığınarak, tıpkı laikliğin Allah’a olan iman ve inancı reddedip aklı tanrı gören anlayışını gizlemeleri misali, Müslüman olduklarını vurgulayan haçlı ajanları gibi, alttan alta asimilasyon amaçlarını sürdürmektedirler.

    CHP, acımasız ve bölücüdür…

    Yanıtla

Yorum yapın