Takma isim kullananlar…

Burada dikkatinizi çekmek istediğim önemli nokta, kişisel blog yazarlarının bir bölümü takma isim kullanarak (Lakap, Nick) blog yazmalarıdır. Birçok blogger ilk başlarda takma isim kullanarak yazmaya başlarken zamanla kimliklerini açık etme ihtiyacı duymuştur.

“Günümüzde,  kimliklerini saklama ihtiyacı duyanları ve bu şekilde yazmaya devam edenleri görmeye devam etmekteyiz.”

Ben de zamanında takma isim kullanarak, TEAkolik lakabı ile (Önsözde bu lakabın açıklamasını okuyabilirsiniz) yazmaya başlamıştım. Aradan 3 yıl geçtikten sonra, kimliğimi deşifre etme ihtiyacı hissettim ve TEAkolik lakabım ile birlikte adımı, soyadımı bloguma ekleyerek, iletişim bilgilerimi özellikle de cep numaramı hakkımda (http://www.teakolik.com/hakkında) sayfama ekleyerek blog yazmaya devam ettim.  

Neden kimliğimizi saklarız?

İnternet üzerinde kimliklerini saklayanlara yıllarca şahit olmuşuzdur. İnternette chat yapan, ICQ ve Mirc dönemlerinden kalma “nick” (takma isim) alışkanlığı bugün Facebook üzerindeki arkadaşlarınız, MSN Messenger üzerinde muhabbet eden kişilerin, kişisel kimliklerini bir kenara bırakarak faklı kimliklere bürünmesi ile devam etmektedir.

“İnternet dünyasına ilk adımlarımız olan ICQ, chat, Msn ve benzeri araçlar bizleri takma isim kullanma zorunluluğu, daha doğrusu kültürü getirmişti.”

Aslında avantajlı bir durumdu. Gerçek hayatta kim olduğunuzu bilmeyen yüzlerce kişiye, farklı bir karaktere bürünüp arkadaşlıklar kuruyorduk.

Belki gerçek hayatta yüzüne bile bakmayacağımız birçok kişi ile Irc üzerinde tanışıp, gerçek hayatta dostluklar kurduk.

Bir yandan da klavye delikanlılarının ortaya çıkmasına vesile olmuştu. Hele ki içerisindeki bastırılmış duyguları, klavye karşısına çıkınca açığa vuran, sokakta bir kıza selam bile veremeyen tiplerin internet dünyasının sözde fenomenleri haline gelmesi olağan karşılanmaktaydı.

 Elbette ki beraberinde birçok hayal kırıklığını da getiriyordu.

“Chat kanalımızdaki XYZ (Chat kanalı yöneticisi) bu muymuş lan? Hani bizim kanalın SOP’u (IRCd dünyasında kanal yetkilisi Süper Op) bu herif miymiş? Ha siktir lan! Dallamanın teki olum bu herif!” şeklinde söylendiğiniz olmuştur…

Aslında bu durum,  blog yazarken de karşımıza çıktı!

Yazarken isyanını dile getirmek, birilerine laf sokuşturmak, dilediğince hakaret etmek, gizli birçok bilgiyi public bir hale getirmek, sex fantezilerini yazmak gibi birçok konuda yazanların kendi kimlikleri ile yazmaktansa kimliğini saklama ihtiyacı hissettiklerini görüyoruz.

Aslında onlar içlerindeki bastırılmış duyguları bir şekilde internet dünyasına aktarmaya çalışan, kişiliklerini dışarıya, gerçek dünyaya farklı şekillerde sunmaya çalışan yazarlardır.

Ya da eskiden kalma bir kültür olan kimliğini gizleme alışkanlıklarını devam ettirenleri…

Yorum yapın