Blog Yazarı Bir Eser Meydana Getirir

Kişisel blog yazarları doğal hayatta karşılarına çıkan olayları, yaşadıklarını, ortaya çıkan durumları, medyayı ve gündemi izler, okurları ile paylaşırlar. Bu paylaşımlar genelde yazarın kendi görüşleri ile okuyucuya aksettirilir.

Temasal bloglar ise, bir konuda uzman kişilerin yazdıkları bloglar olarak karşımıza gelirler. Bir konu üzerine bilgi sahibi olanlar bu konu üzerinde yazılar yazmakta, gündemi takip etmekte, araştırmakta ve birçok konuyu kendi uzmanlık alanlarında değerlendirirler. 

Bu blog türlerine önemli bir örnek olarak, teknoloji konulu olan bloglar ve yemek blogları verilebilir. Politika, pazarlama, yemek, internet, ekonomi, tasarım, fotoğraf, programlama, tasarım gibi birçok konu üzerine temasal bloglar vardır ve her geçen gün bunlara bir yenisi eklenmektedir.

Temasal bloglar arasında en popüler olarak yemek blogları karşımıza çıkmaktadır. Özelliklede ev hanımlarının büyük bir ilgi ile takip ettiği yemek blogları, yemek yapmasını bilmeyen birçok kişiye ayrıntılı olarak yemek tarifleri sunabiliyor. Yemek bloglarının, hele ki ramazan ayında ziyaretçi sayılarının tavan yaptığını görebilirsiniz.

“Onlar fotoğraf ve videolar ile ziyaretçilerine yemek yapmayı, yemek yaparken keyif almayı, yemek yapmanın keyfini çıkarmayı öğretiyorlar.”

Mutfak Sırları ismindeki Nilay’ın yemek bloğu (http://mutfaksirlari.com) ise ülkemizde ilgi ile takip edilen en güzel yemek bloglarından bir tanesidir.

Bir diğer blog türü ise topluluk bloglarıdır.

Genelde üyelik sistemine sahip olan bu blog türleri birden fazla yazar veya okuyucuların yazdıkları ile hayatlarına devam eden blog türleridir. Topluluk (Komünite) olarak da adlandırılabilen bu blog türleri genelde birçok yazarın temasal olarak ortak bir platformda buluşmaları ile ortaya çıkmaktadır. Bir konu üzerine yoğunlaşarak yayın yapan bu blogların, hitap ettikleri kişilere faydalı olduklarını görmekteyiz.

Kişisel bloglara göre topluluk blogları daha uzun süre hayatlarına devam etmektedir. Bu tarz bloglarda birkaç kişinin yazmayı bırakması sorun olmaz, yeni yazarlar bulunarak eksik noktaların tamamlanması sağlanır.

Komunite bloglar bir grup yazarın birlikte emek vererek geliştirdikleri bir toplulukları oluştururlar. Site değerlerinin yüksek olması üretilen içeriğin kalitesi ve sayısı ile büyük bir önem arz etmektedir.

Komunite bloglarını birer kolay gelir kaynağı olarak gören kişiler sebebi ile birçok noktada, atılımlar yapıldığını gördük.

Wikipedia’daki tanıma bakarsanız (http://tr.wikipedia.org/wiki/Blog) “üyelik sistemine sahip olan ve bu üyelerin yazdıkları gönderilerden meydana gelen bloglar” şeklinde tanımlandığını görebilirsiniz.

İçerik üretmek zor bir iştir.

Sürekli içerik üretmek ise çok daha zordur. Topluluk blogları ise bu sorunun birden fazla yazara sahip olarak üstesinden gelebiliyorlar.  Önemli olan bu yazarları yönetebilmek ve eksilen yazarların ya da görevini yerine getiremeyen yazarların yerine yeni yazarları bloga katabilmekten geçer. (http://www.bilgiustam.com)

“Bilgiustam.com bilim ve teknoloji alanında içerik üreten ve birçok yazardan oluşan bir topluluk blogudur. Blog editörlerin gelirleri paylaşası ile bir birliktelik sağlamaktadır. Yayınlanmaya hak kazanan içerikler yapılan değerlendirmeler sonucu maddi bir karşılık belirlenerek editörler ile paylaşılmaktadır.”

Dünyada ise benzerlerini görmekteyiz.

Dünyadaki en önemli örneği olan LiveJournal’a (http://www.livejournal.com) çok benzerler.Son yıllarda ise resim ve video blogları popüler olmaya başlamıştır. Artık bir resim arşivi, video arşivi tarzında özel blogları da görebilirsiniz. Önceleri yazı ile başlayan blog kavramı teknoloji geliştikçe karşımıza yepyeni konu ve türlerle gelmektedir.

Gelecekte ise Web 3.0 ile birlikte blog yazmanın çok daha farklı noktalara gidebileceğinin, bilgi paylaşımından daha öteye çıkabileceğini düşünüyorum.

Twitter (http://www.Twitter.com) gibi platformlar ortaya çıktıkça blog kavramı değişmeye, gelişime ve farklı türler oluşturmaya devam edecektir. Hatta birçok blogger arkadaşın blog yazmayı bırakıp Mikro Blog adı altında Twitter, Tumblr gibi platformlar üzerine kaydıkları inkâr edilemez bir gerçektir.

Blog dünyasının bir diğer türü de kurumsal bloglardır.

Blogların popülerliği o kadar arttı ki ortaya kurumların ve firmaların blogları oluşmaya başladı. Hele ki sosyal medyanın önemi şirketlere ve büyük markalara anlatıldıkça daha da popüler bir hale gelmeye başladılar.

Markalar kendileri hakkındaki haberleri, duyuruları, basın açıklamalarını ve diğer bilgileri tüketicileri ve basın ile paylaşmak için blog kurmaktalar. Bu bloglar firmanın duruşunu daha samimi ve içten bir şekilde halka açmaktadır.

İş dünyasında giderek önem kazanan bu blog türleri ülkemizde az da olsa kullanılmakta ve gün geçtikçe popüler bir hale gelerek diğer şirketleri bu konuda blog açmaya özendirmektedir.

Avrupa’da ve Amerika’da bizden çok çok üst seviyede kurumsal blogları görmekteyiz. Genelde amaç marka ile tüketici arasındaki samimi havayı oluşturabilmektir. Bunun için farklı yöntemler denenmekte büyük bir oranda da başarılı olunmaktadır.

Örnek olarak küresel çaptaki şirketlerin ve markaların kullanıcılarını bu samimiyete inandırmak için ara sıra rakip firmaları kendi kurumsal blogları üzerinden överek yazılar yazdıklarını gösterebiliriz.

Genelde kurumsal bir dil kullanılarak yazılırlar ve tüketici ile birebir iletişim esas olarak düşünülür. Her ne kadar samimi olmaya çalışılsa da belirli kurallar dışına çıkılmadan okuyucuya sıcak mesajlar verilmeye çalışılır.

Kurumsal bloglar, tüketicileri tarafından ilgi ile karşılanmakta, basın bülteni gibi bilgilendirmelerin halka daha açık ve net bir şekilde iletilmesi görev edinilmektedir. Ne kadar samimi bir hava içerisinde yazarlarsa tüketiciler tarafından o kadar çok sevildikleri görülmektedir.  

Kurumsal blogları yönetmek, içerik sağlamak zor iştir. Birçok yazı üzerinde birkaç kez düşünülerek yazılmak zorundadır. Blog yazıları tüketicilerin birebir olarak önüne sunulduğu için yanlış anlaşılabilecek durumlara karşı birçok noktada kelimeler özenle seçilmektedir.

Bazı durumlarda ise markalar, popüler blogger’lardan da yazılar istemekte ve bu yazılara marka bloglarında yer vermektedir.  

Sürekli içerik üretilen kurumsal bloglar hem firmanın itibarını, hem de web sayfasının iletişimi güçlendirerek, tüketicilerin şirketlerine daha sıcak bakmasını sağlanmaktadır.

Geçmiş

Geçmişe baktığımız zaman sıradan blogların ilk farklılıklarını Web 2.0 ile karşımıza getirdiğini görmekteyiz. Web 2.0 ile birlikte blog servislerinin açılması teknik bilgi gereksinimi olmadan herkesin blog tutabilmesini sağlamıştır.

Bloglar günümüzde siyasi hayata, teknoloji dünyasına, markalara ve hatta ülke gündemine etki edecek kadar güçlenmişlerdir.

Özelliklede blogger’ların bir araya gelip manifestolar yayınlayarak hükümetlere bile baskı yapabilecek kadar güçlendiklerini gelişmiş ülkelerde görebiliriz.

Ülkemizde henüz bunun gibi büyük bir etki gücünü hayal edemesek bile, markalara ve firmalara bir şekilde etki ettiklerine, onların yaptığı yanlışları ve geleneksel medyanın etki sürecine karşı birlikte durarak, halka farklı görüşlerin de olduğunu gösterebildiklerine şahit olduk.

Bu, ülkemizdeki blog geleceğinin ileride çok daha iyi bir noktaya gelebileceğinin en büyük kanıtıdır. (http://www.teakolik.com/cuvaldiz-manifestosu/)

Yorum yapın